Eğitimin olmazsa olmazı: Disiplin
Her yıl mektepler açıldığında siyasiler, bürokratlar, öğretmenler, uzmanlar ülkedeki eğitim üzerine konuşurlar. Bu yıl müfredat tartışmaları ve TEOG meselesi sebebiyle tartışmalar uzun...
Her yıl mektepler açıldığında siyasiler, bürokratlar, öğretmenler, uzmanlar ülkedeki eğitim üzerine konuşurlar. Bu yıl müfredat tartışmaları ve TEOG meselesi sebebiyle tartışmalar uzun sürdü. Hemen herkes eğitimin kalitesi üzerinde duruyor. Hiç kimse “disiplin”den bahsetmedi. Neden acaba? Çünkü disiplin dediğinizde bazıları kabasına çuvaldız batırılmış gibi feryat ediyor; falakadan, sıra dayağından özgürlüklerin kısıtlanmasından dem vuruyor. Disiplin karşıtı bir eğilim oldukça yaygın. Bu yüzden eğitimin şakülü kaymış durumda.
Lügatte disipline şu mânalar veriliyor: 1- Bir toplulukta geçerli olan yasa ve kuralların bütünü, 2- Bu yasa ve kurallara titizlikle uyulması durumu, 3- Öğretim konusu olabilecek bilgi dalı (Felsefe disiplini, edebiyat disiplini vb.).
Bu kavram durup dururken ortaya çıkmamış. Aileden toplumun tamamına, kurum ve kuruluşlara kadar huzurun sağlanması, suç ve cezanın tayini, verimlilik vb. gözetilerek vücut bulmuştur. Ailede öncelikle ahlak, örf ile edep ve âdap bunu sağlar. Kurum ve kuruluşlarda “Disiplin Yönetmelikleri” vardır. Önemine binaen mesela ordu ve polis için daha sert bir disiplin öngörülür.
Birtakım safdil efendiler disiplinin özgürlüğü kısıtladığını öne sürerek onu itibarsız hale getirmek istiyor. Nereye bir “kaide ve kural” konmuşsa “özgürlüğü kısıtlıyor” diye ona karşı çıkıyorlar (Birisi diyor ki “Milli güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlakın sınırları belli değildir.” Bu gibi adamlar hiçbir sınır kabul etmez, tarif de edemez, sadece karşı çıkar).
Doğrudur, bazıları disiplin uygulayacağım diyerek insanlara olmadık eziyetler reva görüyor, bayağı işkence ediyor. Bunlar faşistten ziyade psikopat adamlardır. Bunların yüzünden disipline karşı çıkmak akla ziyandır.
Disiplin başarının anahtarıdır.