Elveda zamanı

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Mustafa Kutlu’nun bugünkü (27.04.2022)''Elveda zamanı’’ başlıklı yazısı.

Bir mübarek ay içindeyiz, bir mübarek zaman. Ne ay, ne zaman, bir kutlu oluş içindeyiz. Belki bir oluş da değil bu, bir ihsan.

Cenab-ı Hakk’ın bize lütfettiği bir imkân.

Ramazan’ın içindeyiz, bir rahmet sağanağının altında. Rahmet yağıyor âleme, yeryüzüne, yaratılmış ne varsa her şeye, herkese. Mağfiret kaynıyor her yanımızdan büngüldeyen bir duru pınar gibi. Müjdeler ulaşıyor her an, her lahza, her saniye.

Selam olsun müjdelerin muhataplarına, selam olsun bu yağmurda ıslananlara, selam olsun inananlara...

Ki onların kalbi artık merhamet ile dolup taşmaktadır. Ki onların gözyaşları bütün günahları yıkamakta, bütün mazlumlara ulaşmaktadır. Ki onlar artık kalpleri ile görmekte, kalpleri ile duymaktadır 

Onlardır yetimin hakkını gözeten, aç görse doyuran, çıplak görse giydiren. Onlardır adaletin kınından sıyrılmış kılıcı, hamiyetin nurlu toprağı.

Onların yürüdüğü yolda ışıktan bir iz uzanır. Onların tuttuğu kuru dallar yeşerir, seslendiği kayalar ses verir, açtığı kapılar bir daha kapanmaz. Kimsesizler, garipler, yoksullar, küskünler, yenilmişler, umutsuzlar onların gölgesinde canlanır, sinesinde barınır.

Ramazan ufkumuzu açtı.

Oruç gözümüz ve gönlümüzdeki perdeleri bir bir kaldırdı.

İftar saatlerine doğru geçmişi, ânı ve geleceği birlikte temaşa edebiliyoruz. Nereden gelip nereye gittiğimizi, ne yiyip ne içtiğimizi, kimi güldürüp kimi ağlattığımızı, kime güvenip kimden medet umduğumuzu, neleri kazanıp nelerden vazgeçtiğimizi, acıyı, tatlıyı, derdi, ilacı, gazap ve rahmeti, korku ve umudu, cesareti, hamiyeti, mürüvveti, öfke ve kibri, gurur ve tevazuu, nefret ve sevgiyi, helali, haramı, içimiz, dışımızı, en mahrem kaygularımızı, en korkunç niyetlerimizi, hasılı bütün benliğimizi kavrayıp duyabiliyoruz.

Orucun açtığı pencereden içimize, içimizin labirentlerine doğru bakabiliyoruz. O bize bu dinginliği, bu muhasebe imkânını, bu tefekkürü, belki de bu küçük kıyameti yaşatıyor.

Ve biz bu hesaplaşmadan, bu ince eleyip sık dokumadan, bu kendimize bile itiraf etmekten hicap duyduğumuz nefis cihadından acaba hangi netice ile çıkıyoruz

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vitrinde yemek 20 Kasım 2024 | 130 Okunma Teknoloji yahut konfor 13 Kasım 2024 | 144 Okunma Kaleme veda 06 Kasım 2024 | 402 Okunma Ha savunma ha tarım 30 Ekim 2024 | 255 Okunma Rüzgârı kesilen bayrak 25 Eylül 2024 | 243 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar