İsraf ile tüketim
İsraf Müslümanların bildiği bir dinî kavramdır. Yine de bildiklerimizin tekrarında fayda vardır. Kelime Diyanet İslâm Ansiklo-pedisi’nde şöyle açıklanıyor: Sözlükte “haddi aşma, hata, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen “seref” kökünden türetilmiş olan israf genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, aklın veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder. Mezkur maddede israfın Kur’ân-ı Kerim’de dört farklı
İsraf Müslümanların bildiği bir dinî kavramdır. Yine de bildiklerimizin tekrarında fayda vardır.
Kelime Diyanet İslâm Ansiklo-pedisi’nde şöyle açıklanıyor: Sözlükte “haddi aşma, hata, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen “seref” kökünden türetilmiş olan israf genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, aklın veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder.
Mezkur maddede israfın Kur’ân-ı Kerim’de dört farklı alanda kullanıldığı belirtiliyor (Ayrıntı için bk. DİA). Bunlardan birinde “kişinin kendine ait veya sorumluluğu altındaki mal ve imkânları gereksiz yere harcaması” şeklinde tarif ediliyor. Zamanla anlam daralmasına uğrayıp ve ahlâk literatüründe genellikle ferdî harcamalardaki aşırılığı ifade etmeye başlamıştır.
Dinen haram kılınan maddelerle lüks sayılanların tüketimi israf olduğu gibi, helâl kabul edilen maddelerin günün icaplarına göre ihtiyaçtan fazla tüketimi de haram veya mekruh sayılmıştır.
İsrafın sözlük anlamından farklı olarak açık ve sabit bir tanımı yapılmamış, sınırları belirlenmemiştir.
Ferdî ve içtimaî seviyesindeki artık harcama alışkanlıklarını değiştirmektedir.
DİA’ne bu maddeyi yazan Cengiz Kallek son olarak şunları söylüyor: “Endüstri devrimiyle birlikte doğan ekonomi bilimi insanların sınırsız ihtiyaçlarının kıt kaynaklar tarafından azami şekilde tatmin edilmesinin yollarını araştırır. Endüstri toplumu sürekli yenileri icat edilen ürünlerin talebini artırabilmek için ihtiyaçların Allah tarafından şekillendirildiği inancını ortadan kaldırmıştır.
Çağdaş kapitalist sistemde üretim tüketimi yönlendirir. Aşırı derecede masraflı ve gereksiz ambalajlama, pazarlama, reklâm ve moda faaliyetleriyle tüketim sürekli kamçılanır.”
Tüketim bir çılgınlıktır.
Kelime tüketmek fiilinden geliyor. “Tüketmek” var olanı yemek, bitirmek, harcamak, geride bir şey bırakmamak demektir. Halk deyimiyle “Dibine darı ekmek”tir.
İsraf’ta bir dinî korku, bir pişmanlık olabilir (yukarıda söyledik, bu bir dinî kavramdır); oysa tüketicinin aklı başında değildir. Tüketim toplumu bir havuzdur; düşen boğulur. (Kapitalizmin tüketiciyi hangi hâle soktuğu, nasıl kendine bağladığı ve bir nevi hasta hâline getirdiği hususlarda Lacivert dergisinin Mart 2025 sayısına bakılabilir.)
Konunun uzmanı Jean Baudrillard “Tüketim Toplumu” adlı eserinde şöyle diyor: “Tüketim sisteminin dengeye oturtulmasının imkânsızlığının kesinliği karşısında, tüketimin zıvanadan çıkması, sınırsızca aşırıya kaçması karşısında refah ülkesine göre düşünen ekono-mistlerin ve idealist düşünürlerin şaşkınlığı her zaman çok öğreticidir… Ne denli kazanılırsa o denli daha çok ve daha iyisi istenir.”
“Üst model” önemlidir ve “özlem geri çevrilemez. Çünkü sınırsızdır.”
(Galiba nefs-i emmare’den bahsediyor).
“Tüketim toplumu aynı zamanda tüketimin öğrenilmesi toplumu, tüketime toplumsal bir biçimde alıştırılma toplumudur” (Bu sebeple kültürel bir yanı vardır).
Moda, reklâm ve pazarlamanın diktası altında fertler âdeta bir robota dönüşür. Kültür artık kalıcı olmak için üretilmez (Bu önemli eser mutlaka okunmalı. İlk yayın 1970. Türkçe tercüme 1997. Ayrıntı Yay.).
Biz de cirmimize bakmadan Özal döneminden itibaren bu havuza atladık. Halk şöyle der: “Ayranı yok içmeye…”
Tüketim toplumu olma yolunda ayağını yorgandan bir metre dışarı çıkaran insanımıza bir çağrı yapıldı. Burada “israf” kavramı kullanılıyor. “Tüketim” üzerinde durulsa daha iyi ve faydalı olurdu. Metin şöyle:
“Gıdada israfı önlemeye yönelik bir proje Türkiye’nin en kalabalık şehri ve ekonominin kalbi İstanbul’dan başladı. 830 bini aşkın üye ile kendilerinin de israfı önleme bilincinin yaygınlaşmasını önemsediklerine dikkati çeken İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ‘Ülkemizde rakamlar çok net değil ama elimizdeki verileri toparladığımızda yaklaşık yılda 19-20 milyon tonluk bir israf var, bunun parasal karşılığı 1 trilyon 570 milyar lira. Türkiye’nin 2025 bütçesinin 14,5 trilyon lira olduğunu dikkate alırsanız bütçemizin yaklaşık yüzde 12’si kadar bir israf var’ dedi.
İsraf Modern Dünyanın Trajedisidir
Projenin detaylarını İTO binasındaki toplantıda paylaşan Avdagiç, ‘Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünyada her yıl 1,5 milyar ton gıda israf ediliyor. İsraf, modern dünyanın trajedisidir. Bir yanda milyar ton gıda çöpe giderken diğer yanda yine BM verilerine göre dünyada en az 9 milyon kişi açlıktan hayatını kaybediyor’ dedi. Gıda israfının, bilinçsiz tüketim ve ihtiyaçtan fazlasını tedarik etme olmak üzere iki teknik nedeni olduğunu ifade eden Avdagiç, ‘Zaman yönetiminden bütün sektörlerdeki üretim ve ürünlere kadar, her alanda israf karşıtı bir bilinci yerleştirmemiz gerekiyor’ çağrısında bulundu.”
(Yeni Şafak, 20 Şubat 2025)
Bir zamanlar “Tüketim Ekonomisi”ne karşı “Kanaat Ekonomisi” diye bir tez ileri sürmüştüm. Acaba ciddiye alan olmuş mudur? (Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş. Dergâh Yay. 2020).
Kardeşim Mustafa Özel’e göre günümüz toplumunda bu mümkün değil. Kanaat ile şükür tarım toplumunda kalmış.