Kalbin sesi

Ne çocuklarımız, ne torunlarımız bakır mutfak eşyalarını tanıyor. O kalaylı tasları, tencereleri, tavaları. Hiçbiri kalaylı bir maşrabadan kaynak suyu içmedi. Bakır eşyalar onlar için...

Ne çocuklarımız, ne torunlarımız bakır mutfak eşyalarını tanıyor. O kalaylı tasları, tencereleri, tavaları. Hiçbiri kalaylı bir maşrabadan kaynak suyu içmedi.

Bakır eşyalar onlar için artık bir aksesuar, bir süs unsuru. Oysa vaktiyle o tavalar, o tencereler kimlerin elinden geçti. Kaç gelinin, kaç dedenin, kaç babaannenin bir ömrü dolduran hatırasını taşıyorlar. Bir kahve cezvesinin kulpundan tutan el kaç kuşağın eli ile ısınıyor, onlardan miras kalan duyguları paylaşıyor. Ama biz redd-i miras ettik.

Bakırları sattık.

Yerine alüminyum tencereler, melamin tabaklar aldık. Bu tabaklar düştü mü kırılmıyordu.

Ancak ömürleri kısa oldu, tam mutfak dolaplarına ısınacakları zaman da pabuçları dama atıldı. Onların yerlerine başka kaplar, başka bardaklar imal edilmişti. Geçiyor, her şey süratle geçip gidiyordu.

Şimdilerde çoğu renkli yemek takımları var, seramikten. Birkaç yılda atılıyor, yerine yenisi alınıyor. Bir eşyayı ömür boyu kullanmak, hele hele bunu çocuğuna, torununa hatıra bırakmak, onların da kullanmasını istemek çılgınlık sayılır oldu. Aklı başında olanlar plastik bidondan plastik bardağa su dolduruyor, suyu içtikten sonra bardağı çöpe...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Evlenmek 22 Ocak 2025 | 223 Okunma Kim bilir? 15 Ocak 2025 | 136 Okunma “Büyülü fener”in ışığı 08 Ocak 2025 | 133 Okunma ‘Kötü’nün müşterisi 01 Ocak 2025 | 123 Okunma Telefon aşkı 25 Aralık 2024 | 492 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar