Kanaat ekonomisi (2)
Nereden çıktı bu “kanaat ekonomisi” derseniz, cevap veriyorum: Öteden beri kapitalizmin ek yerinin (yumuşak karın) “tüketim” olduğuna inanmışımdır. Derdimiz-davamız kapitalizmi haklamak değil mi? O...
Nereden çıktı bu “kanaat ekonomisi” derseniz, cevap veriyorum: Öteden beri kapitalizmin ek yerinin (yumuşak karın) “tüketim” olduğuna inanmışımdır. Derdimiz-davamız kapitalizmi haklamak değil mi? O sebepten şunun tekerine nereden taş koyabiliriz diye düşününce; “Hududullah”ı gözetip “kanaat”ı dile getirdim. Bu tesbit “Huzursuz Bacak” kitabımda zikredildi. (2008)
O gün-bu gün bana “kanaat ekonomisi” nedir, anlat dediklerinde, “Ben de sizin kadar biliyorum, ötesini bir ekonomiste, meselâ Mustafa Özel’e sorun” deyip atlatıyordum. Ama şimdi yumurta deliğin ağzına geldi, baklayı ağızdan çıkarmak lazım. Bir hikâyeci konuşuyor unutmayın ve burun kıvırmayın. Mustafa Özel bir şu kadar zamandan bu yana iktisadı “roman” üzerinden anlatıyor. “Kanaat ekonomisi” hakkında şöyle diyor:
“Kanaat ekonomisi Don Kişot’ça bir ifadedir. Don Kişot son dört asrın en sempatik adalet nöbetçisidir. Dünya edebiyatının en ciddi ve en mahzun kahramanı. İlkeli yaşamak, daha doğrusu Kitab’a göre yaşamak istiyor. Yoz bir çağın suratına ‘kitabî hakikatı’ haykırıyor. Komik gözükmesi bu yüzden!
Kanaat ekonomisinin ön şartı, kanaatkâr toplumdur. Siz bana kanaat toplumunu gösterin, ben de size kanaat ekonomisini anlatayım!”
Özel haklı. Ben de haklıyım.
“Cemaatta rahmet, ayrılıkta azap” başlıklı yazıda ülkemizde seçkinlerin (takva ehlinin) bulunduğunu söylemiştim. Kıyamete kadar gökkubbenin altında Cenab-ı Hakk’ın salih kulları olacaktır.