Kanaat
Bana diyorlar ki; madem teknolojiye karşısın niçin otomobile biniyorsun ya da tramvaya-uçağa; yürüyerek gitsene evine. Giderim elbet, keşke süslü semerli bir merkebim, çerkes eyerli bir kır atım olsa idi. (Ne komik olmaya...
Bana diyorlar ki; madem teknolojiye karşısın niçin otomobile biniyorsun ya da tramvaya-uçağa; yürüyerek gitsene evine. Giderim elbet, keşke süslü semerli bir merkebim, çerkes eyerli bir kır atım olsa idi. (Ne komik olmaya ne de sefil olmaya niyetim var). Ve kapat kaloriferi diyorlar, yakma şofbeni, söndür elektriği, hatta modern diye burun kıvırdığın, insan onuruna yakıştıramadığın şu daracık apartıman dairesinden defol.
Çek git, bir adaya mı, bir dağ başına mı, nereye olursa, bir başına vahşetini yaşa, dır dır edip konforumuzu karalama.
Robenson menfaatini kovalayan pis bir burjuva idi ve benim bir ıssız adaya çekilip inzivada yaşayacağımı kim söylüyor? Kuru gürültüye pabuç bırakmayız. Evet, ben yatarım kara toprak üzerinde ve çekerim kekik kokulu rüzgârı ciğerlerime. Egzoz dumanı ile zift kokusu size mübarek olsun. Ancak bir sorum olacak. Acaba siz razı mısınız meselâ toprağımı delik-deşik ederek petrol aramaktan vazgeçmeye; petrol uğruna güçlünün zayıfı ezmesine son vermeye ve yine petrol uğruna bunca kanlar döküp birbirinizin boğazına sarılmaktan vazgeçmeye? Bu mümkün mü?
Dönüp duran çarkların, dolapların, desiselerin, çeklerin, senetlerin, komploların...