Nasip
Anlatacağım alelade bir hikâye. “Ne var bunda” denecek kadar basit. Ancak basit olanı anlamak zordur. İçinizden “Neden zor olsun kardeşim?” diye geçirebilirsiniz. Ben anlamakta zorlandım, siz inşallah...
Anlatacağım alelade bir hikâye. “Ne var bunda” denecek kadar basit. Ancak basit olanı anlamak zordur. İçinizden “Neden zor olsun kardeşim?” diye geçirebilirsiniz. Ben anlamakta zorlandım, siz inşallah anlarsınız.
İstanbul-Merter’de oturuyordum. Burası tekstil ürünleri merkezi. Bütün bir semtin neredeyse bütün dükkânları-mağazaları tekstil ürünleri satıyor. Ucuzu da var, pahalısı da. Özellikle ihraç fazlası ürünler burada pazarlandığı için hayli kalabalık bir semt.
Her gün önünden geçtiğim mağazalardan birine giriverdim. Önümüz yaz. Yazlık bir şeyler var mı bana göre diye bakınıyorum. Adam marka satmıyor ama nasıl olsa eline geçivermiş Kappa tişörtler gördüm. Ben XL giyerim. Su yeşiline de bayılırım. Al işte üç-dört adet tişörtün içinde bir XL ve su yeşili bir tişört var. “Oh ne güzel dedim”, şunu alayım. Yerinde elli-yetmiş milyon arası satılan mal, burada on milyon. Olacak şey değil yani.
Ama işe gidiyorum. Paketi yanımda taşımak isatemiyorum; tezgâhtaki delikanlıya:
– Şu tişörtü alacağım, biz burada komşuyuz. Eliamde gezdirmek istemiyorum, akşam dönüşte alsam olur mu diye sordum. Delikanlı:
– Olur abi...