Sahte rakı
Büyü bozuldu. Belki bu yüzden edebiyatın yerini medya aldı. Eski dünyanın bizi uçuran şiirsel bir yanı vardı, şimdi şiir bir yürek burkuntusu sadece. Hayretimizi, şaşkınlığımızı...
Büyü bozuldu. Belki bu yüzden edebiyatın yerini medya aldı. Eski dünyanın bizi uçuran şiirsel bir yanı vardı, şimdi şiir bir yürek burkuntusu sadece. Hayretimizi, şaşkınlığımızı yitirdik. Oysa insan korkar, şaşar, hayret eder, ürker, dehşete kapılır vesaire. Havai fişeklerin rengarenk patlamaları, gökyüzünü boyamaları ile misket bombasının patlatılması nasıl da birbirine benziyor. Utanmasak “eğlenceli” diyeceğiz. Acaba utanmak hâlâ gündemde mi; yoksa alay konusu edileli çok mu oldu? Bakın geçen yıl bir “sahte rakı” operasyonu dolaştı dillerde. Önce Menekşe sahilinde yaşlı bir alkoliğin cesedi bulundu. Yapılan inceleme sonucu adamın alkol zehirlenmesinden (sahte rakı) öldüğü anlaşıldı. Sahte rakının peşine düşen polis çeteyi yakaladı. Çete reisinin bu işi defalarca yapmış, içeri girip çıkmış birisi olduğu anlaşıldı. “Ne var bunda” diyeceksiniz değil mi? Demeyin. Sahilde ölen ihtiyarın bu adamın babası olduğu anlaşıldı. Yani adam oğlunun imal ettiği rakıdan içerek ölmüş. İş, bu kadarla kalsa iyi.