Ölümün yüzü her zaman soğuk mudur?
Ölümün yüzü soğuktur denir; evet, hepimizin bildiği iyi kötü, acı tatlı hayat macerasında ölüm insanoğlu için genellikle soğuk yüzlü görünür. Fakat bu mutlak değil, izafi bir...
Ölümün yüzü soğuktur denir; evet, hepimizin bildiği iyi kötü, acı tatlı hayat macerasında ölüm insanoğlu için genellikle soğuk yüzlü görünür. Fakat bu mutlak değil, izafi bir görüntüdür. Zira “hayatta yarım kalan çok işimiz, nice emelimiz ve hedefimiz var” diyen hemen her insanın “Ölüm soğuk yüzlü de olsa bizim varoluş gerçeğimizdir” demek şöyle dursun, onu nefretle anıp varlığından neredeyse tiksindiklerini hisseder gibiyim. Ama nice insanlar da var ki hayattan kendi payına düşen şeylerin neredeyse tamamı gam, keder, çile, hastalık, ihanet ve hıyanetten ibarettir. İşte bunlar için ölüm sanki “bir an önce bu gam yükünden kurtulsak da huzura ersek” gibi çok samimi bir dileğin tahakkuk ve tecelli hâlidir. İşte böyle bir durumda ölümün yüzü güzel olmasa dahi en azından çirkin görünmeyeceği de kesindir. Hayat bazen öyle bir hâl alır ki insanın yaşamaktan ziyade güle oynaya ölüme koşası gelir. Şayet hayattan payınıza düşen her neyse alacağınızı aldığınıza kani olduğunuz, kendinizi artık çok yorulmuş, yıpranmış, hırpalanmış ve usanmış hissetmeye başladığınız, bu arada sizi az çok hayata bağlayan aileniz, dostlarınız ve sevenlerinizin öz çıkar ve ümit hesaplarındaki cari açıkları size fatura edip belinizi çatırdatan yük gibi sırtınıza binmeleri söz konusu olduğunda, hayatı büsbütün kahır olarak algılarsanız. İşte o zaman bedeninizi dokuz tahta altına yatırtıp onca yıllık yorgunluğunuzu toprağa emdirme umuduna bağlanırsınız. *** XIX.