Yazmak değil, göbeği çatlatmak
Ömer Özsoy Hoca 1999 yılının bahar aylarına rastlayan ilk tanışmamız esnasında “Mustafacım, elindeki bilgi fişlerinden bir makale yaz ve İslâmiyât dergisine gönder” demişti. Ben bu teklifin...
Ömer Özsoy Hoca 1999 yılının bahar aylarına rastlayan ilk tanışmamız esnasında “Mustafacım, elindeki bilgi fişlerinden bir makale yaz ve İslâmiyât dergisine gönder” demişti. Ben bu teklifin heyecanıyla Ankara’dan Samsun’a döndüğümde, ilk işim makaleye isim koymaya çalışmak oldu. Epeyce düşünüp taşındıktan sonra, “Tefsirde Zâhir-Bâtın Düalizmi ya da Tasavvufî Aşırı Yorum” gibi fiyakalı bir isim buldum. Ardından makaleyi yazmaya koyuldum ama ne mümkün… Elimin altında yüzlerce bilgi fişi var; fakat onca fişten iki satır yazı çıkmıyor. Bilhassa makaleye giriş bir türlü olmuyor. Evet, zihnimde epey bir içerik var ama nedense anlamlı ve tutarlı ifadelere dönüşüp yazıya dökülmüyor. Baktım, böyle olmayacak, yazmaktan vazgeçtim. Bu kabz hâlinde düşünüp dururken İslâmiyât’ın önceki sayılarında yayımlanmış bazı makaleleri tekrar okumayı akıl ettim. Böylelikle ilmî bir makalenin nasıl yazıldığını az çok öğrenebileceğimi düşündüm. Dergideki bazı makaleleri defalarca okudum.