İstanbul Sözleşmesi… Şimdi değilse ne zaman?
Virüs ile mücadele eden ve bütün enerjisini buraya teksif etmiş olan ülkemiz geçtiğimiz hafta böyle bir zamanda yaşanmaması gereken bir tartışmaya sahne oldu. Birlik ve beraberlik olmamız gereken bir zamanda hele ki Ramazan...
Virüs ile mücadele eden ve bütün enerjisini buraya teksif etmiş olan ülkemiz geçtiğimiz hafta böyle bir zamanda yaşanmaması gereken bir tartışmaya sahne oldu. Birlik ve beraberlik olmamız gereken bir zamanda hele ki Ramazan gibi kutsal bir ayda yaşanan bu gereksiz tartışma bazı şeylerin artık ciddi şekilde ele alınması zamanının geldiğini ve geçtiğini gösterdi bizlere.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Kur’an-ı Kerim’deki ayetleri Cuma hutbesinde hatırlatmasıyla başlayan tartışma çok çirkin bir üslupla devam ettirildi.
Özellikle Ankara Barosu tarafından yapılan sözüm ona açıklamadaki kelimeler ve suçlamalar yenilir yutulur cinsten değil. Tartışmada iş Diyanet İşleri Başkanı’nın okumuş olduğu ayetler sebebiyle suç duyurusunda bulunmaya kadar gitti!
Peki, bir Diyanet İşleri Başkanı’na okumuş olduğu ayetler ile hatırlatmış olduğu hakikat dolayısıyla böylesine çirkince saldıranlar ve suç duyurusunda bulunanlar bu cesareti nerden alıyor?
Nasıl oluyor da bu kadar pervasızca sözler sarf edebiliyorlar?
Ankara Barosu ve diğer barolar eğer bir dayanak noktası olmasa bu kadar pervasızlaşabilir mi?