Sanatçı ne zaman susar, ne zaman konuşur?
Bir yerlerden emir alan değil, vicdanının sesini dinleyen ve özgürce fikirlerini söyleyebilen sanatçıları bir an önce görmek istiyoruz...
Sanırım başlıktaki sorunun absürtlüğünün hepiniz farkına varmışsınızdır. Çünkü sanatçılar emir eri değildir ki birileri isteğince konuşsun, birileri isteyince sussun.
Sanatçı, toplumun vicdanıdır ve gücünü toplumdan alır. Sözleri ve hareketleriyle toplumun hislerine tercüman olur.
Gelin görün ki maalesef bizim memleketimizde durum tam bunun tersine işliyor.
Sanatçılar sanki birilerinin emir eriymiş gibi bir yerlerden işaret alınca konuşmaya başlıyor, bir yerlerden işaret alınca da üç maymunu oynuyorlar: Görmüyorlar, duymuyorlar, konuşmuyorlar.
Daha yakın zamanda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Sanatçılar da konuşacak” işareti üzerine sanatçılar “her şey güzel olacak” paylaşımları yapmaya başlamışlardı.
Aynı şekilde “Gezi” olayları, “Kaz Dağları”, “Cumartesi Anneleri”, “hayvan hakları”, “kadın hakları” gibi birçok olayda ön planda olan sanatçılar ne hikmetse bugünlerde Türkiye’nin gündemine oturan ve giderek büyüyen bir olay karşısında adeta dut yemiş bülbüle döndüler.