Sen neymişsin be İstanbul Sözleşmesi…
Bugüne kadar İstanbul Sözleşmesi hakkında hep aile ve toplumu ifsat ettiği, gayrı meşru ilişkilere zemin hazırladığı yönünde söylemlerde bulunduk. Madde madde tehlikenin boyutunu izah etmeye...
Bugüne kadar İstanbul Sözleşmesi hakkında hep aile ve toplumu ifsat ettiği, gayrı meşru ilişkilere zemin hazırladığı yönünde söylemlerde bulunduk. Madde madde tehlikenin boyutunu izah etmeye çalıştık. Aile elden gidiyor diye uyarılarda bulunduk.
Meğerse sözleşmenin zararları sadece bununla sınırlı değilmiş.
İstanbul Sözleşmesi adeta halkın kucağına bırakılmış bir nükleer bomba gibi ne var ne yoksa yok edecek bir etkiye sahipmiş.
Son günlerde İstanbul Sözleşmesi üzerinden yapılan tartışmalarda en galiz kelimeler havada uçuşuyor.
Birbirini olmadık lafızlarla suçlayanlar mı ararsınız, yoksa geri dönülmez şekilde yaftalayanlar mı ararsınız, hepsi de bir potanın altına toplanmış birbirini itham etmekle meşguller.
İstanbul sözleşmesini ziyadesiyle eleştiren ve tehlike boyutunu her fırsatta hatırlatmaya çalışan bir yazar tarafından fitil ateşlenmiş gibi oldu adeta. İstanbul Sözleşmesi’ne başından beri eleştiri ve uyarı mahiyetinde tavır belirleyen yaza haklı olarak sözleşmeye karşı ateş püskürdüğünü göstermek istedi.