Siz de eşekleştiremediklerimizden misiniz?
Gazeteci dostum Turan Kışlakçı’nın yeni bir kitabı yayınlandı. Adını duyduğunuzda tebessüm edeceğiniz kitap “Eşeknâme” ismini taşıyor. Adı her ne kadar tebessüm ettirse de içeriği insanı derin derin düşünmeye sevk ediyor.
“Eşeknâme” adından da anlaşılacağı gibi bir hayvan olan eşek üzerine kurgulanmış bir kitap. İçerisinde eşeğe ait bolca sevimli resimler bulunan kitap sayesinde bu yeri doldurulamaz hayvan hakkında detaylı bilgilere sahip oluyorsunuz.
Kitabı okuduğunuzda “eşek deyip de geçme” sözünün ne kadar doğru bir deyim olduğunu anlıyorsunuz. Günlük hayatımızda hatırı sayılır bir yeri bulunan bu hayvan edebiyatımıza konu olacak kadar da “önemli” bir yere sahip.
Edebiyatımızda bir değil birden fazla adı “Harnâme” olan eşeklerle ilgili kitaplara rastlamak mümkün. Divan edebiyatında Şeyhi’nin kaleme aldığı Harnâme isimli uzunca şiiri bunlar içinde en popüler olanı.
Kitapta “Eşek olduğunu bilmeyen hakikaten eşektir” diyen Mevlana’dan tutun da “Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr, katır defterdar oldu, eşek mühürdar” diyen Ziya Paşa’ya kadar onlarca özlü söze rastlamak mümkün. Her biri derin hakikatler barındıran bu sözlerden günümüze göndermeler bulmak da mümkün.
Titiz bir çalışmanın ürünü olduğunu belli eden kitapta yazar Turan Kışlakçı, eşek kelimesinin etimolojisinden tutun da eşeğin tarihçesine, oradan eşeğin türlerine varıncaya kadar onlarca başlık altında kitabının zenginleştirmiş.