Kim?
Bir haftadır futbolcular tartışılıyor. Medya mutfaklarında tezgaha yatırılmış kıtır kıtır doğranıyordu. Kazan kaldırdıkları, utanılacak işler yaptıkları, parayı armadan öne...
Bir haftadır futbolcular tartışılıyor. Medya mutfaklarında tezgaha yatırılmış kıtır kıtır doğranıyordu. Kazan kaldırdıkları, utanılacak işler yaptıkları, parayı armadan öne koydukları, transferlerini düşündükleri, egoları, kiloları, saçları… Skorlar istemediğimiz gibi gidince nasıl da birden bire etrafa saçılıverdi. Ne oldu, nasıl oldu bilinmez! Yazıldı, çizildi, konuşuldu, tartışıldı ve sonunda futbolcular ıslıklandı.
Sesi az çıkan bizim gibiler yapmayın etmeyin dedi. Bizlere iyimser dediler. Saf dediler. Belki zihinlerinin en derinlerinde küfürler ettiler.
Bu nedenle turnuvanın tadını çıkaramadık. Üçüncü maçlara geldik, maç mı oynadık, dayak mı yedik anlamadık. Birbirimizi hırpaladık da hırpaladık.
Üstü kapalı imalar yaptık, ayar verdik. Suçladık. Oysa kötü oynamışlardı. Rakipler yokmuşcasına değerlendirdik. İyi hazırlanmışlar mı demedik. O maçların kadroları, stratejileri doğru mu sorgulamadı.
Bunları yapacağımıza, isimleri konuştuk da konuştuk.
Futbolcuların hiç mi hatası yoktu? Tribünler tepki gösterdiğinde Arda tepki vermemeliydi, pes etmeyebilirlerdi, başlarını dik tutabilirlerdi, turnuvaya her ne yaşadılarsa daha moralli başlayabilirlerdi.
Biz böyleyiz. Kırmadan dökmeden, açılıp saçılmadan, kendimizi rezil etmeden, kamplaşmadan, üçüncü maçtaki fırsatı düşünerek ona odaklanabilirdik.
Böyle yapsak yine kazanacaktık. Üstelik kalpleri kırmayacaktık. Evet, futbolcular Avrupalı meslektaşları gibi yaşamayı gelenek haline getirmelidir, ancak bu turnuvada yaşanabilecek hayal kırıklığını onların omuzlarına yüklemek büyük haksızlık da olacaktı. Bu da bir gerçek!
İşte kazandık. Şimdi ne diyeceğiz? Bu galibiyetin mimarları kimler? Biz tüm bunları taktik olarak yaptık mı diyeceğiz? Biz öfkelendiğimiz için bağırıp çağırdığımız için mi oynadılar yani futbolcular.
Bir maçta belki ilk defa taktik maktik yazmıyorum. Olmayan şey nasıl yazılır? Bu hale onlar getirmişlerdi, çocuklar çıktılar bu sefer ne olduklarını gösterdiler.
Bu iki gol Çek’lere olduğu kadar futbol kültürümüze atılmıştır. Adam satmaya, kendisi dışında kimseyi düşünmemeye atılmıştır.