2 küçük kız
Sağdan soldan, alttan üstten, kuzeyden güneyden bütün yolların, bütün rollerin aynı yere çıktığı bir şeymiş annelik. Tuhaf bir şey. Böyle insanın içini kocaman ama hep ezik, coşkulu ama hep...
Sağdan soldan, alttan üstten, kuzeyden güneyden bütün yolların, bütün rollerin aynı yere çıktığı bir şeymiş annelik. Tuhaf bir şey. Böyle insanın içini kocaman ama hep ezik, coşkulu ama hep kaygılı, mutlu ama hep hüzünlü yapan bir şey...
22 ay 3 gündür, yani bizim pıtırlar kafayı dünyaya uzattıklarından beri, dünya ve üzerindekiler başka türlü gözüküyorlar sanki. Her şey bir yana, iki minik kafa diğer yana... Dışarıdan bakan için milyonların içinde iki. Öyle sıradan. Ama senin için her şey. Sanki onlar gibi bakan yok. Sanki onlar gibi uydurukça konuşan, kendini sevdiren, bu kadar tatlı olan henüz yaratılmadı. Gördükçe yemek istiyorsun. Yok, yok, içine sokmak istiyorsun. Hayır hayır, yanaklarında yok olmak istiyorsun. Ve her geçen gün anneni daha iyi anlıyorsun.
Beni dinleyince ‘Eyvah’ diyeceksiniz, ‘Bu da kafayı annelikle bozmuş’. Halbuki öyle de değil. Bir yandan her lafına kendi çocuğuyla başlayan, bütün dünyayı bir çocuğun detaylarıyla boğmaya çalışanlara tahammül edemiyorum hâlâ. Zamanında bu türden çok çektiğim için, yıllarca ‘çocuk kakası’ muhabbetleri dinleyip annelikten soğuduğum için, dışarıda bizimkilerden konuşmamaya dikkat ediyorum. Bana olağanüstü gelenin diğerlerine hiç de ilginç gelmediğini biliyorum. Sanki pıtırlarla birlikte bir kozaya giriyorum, paralel evrenden dünyayı seyrediyorum.