Avrupa’da değişen hava ve AİHM
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın özellikle tutuklu gazeteci ve milletvekillerini kastederek, “Bu kişilerin dosyaları Türk Anayasa Mahkemesi tarafından yakın zamanda ele alınmazsa, AİHM bunun etkili bir itiraz yolu olup...
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın özellikle tutuklu gazeteci ve milletvekillerini kastederek, “Bu kişilerin dosyaları Türk Anayasa Mahkemesi tarafından yakın zamanda ele alınmazsa, AİHM bunun etkili bir itiraz yolu olup olmadığını inceleyecek ve şikâyetleri ele almaya başlayacaktır” açıklaması çok ciddi tartışmaları beraberinde getirdi. AYM dosyaları incelememekle, yani görevini yerine getirmemekle itham ediliyor. Halbuki daha önce Can Dündar ve Erdem Gül kararı başta olmak üzere mahkeme birçok bireysel başvuruyu incelemiş ve bazılarında tutukluluğun sona ermesi gerektiği yönünde karar beyan etmişti. Şimdi değişen bir şey mi var?
Ben bu konunun çok boyutlu olduğunu düşünüyorum. Evet, değişen çok şey var. Türkiye 15 Temmuz’la birlikte çok büyük bir travma yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Bu travma her kurumu etkiledi. Üzerine OHAL geldi. Terör tırmandı. Bir anda yargı öznesi haline gelenlerin sayısı yüzlerce kat arttı. Maalesef şu anda AYM’nin elinde 100 binin üzerinde başvuru dosyası bulunuyor! Yani bir anlamda paralize olmuş durumda. Kapasiteleri yılda en fazla 20 bin dosyaya yetiyor. Bu kadar dosyayla nasıl başa çıkacağının, onları nasıl tasnif edeceğinin yolunu bulmaya çalışıyor.
Bu tabii ki bazı, kamuoyunu ilgilendiren dosyalarla ilgili bir öncelik tanımaması gerektiği anlamına gelmez. Ben de bir an önce herkesle ilgili ama özellikle çok tartışma yaratan gazetecilerle ilgili iddianamelerin hazırlanması ve yargı sürecinin başlaması gerektiğini, bunlara bağlı kalmaksızın AYM’nin söz konusu dosyaları ele alması gerektiğini düşünüyorum.