Bir kadın devriminin eteklerinde
Bu yazının başlığını 'Bir kadın devriminin eşiğinde' koyabilirdim. Kulağa daha uygun gelirdi, daha anlaşılır olurdu belki... Ama ben 'eteklerinde' benzetmesini iki sebepten tercih ettim: Birincisi, Türkiye'nin her...
Bu yazının başlığını 'Bir kadın devriminin eşiğinde' koyabilirdim. Kulağa daha uygun gelirdi, daha anlaşılır olurdu belki... Ama ben 'eteklerinde' benzetmesini iki sebepten tercih ettim: Birincisi, Türkiye'nin her kesiminden, her sınıfından, her kimlik ve kültür grubundan kadınların, patlamaya hazır bir yanardağ olma noktasına yakınlaştıklarını görüyorum. İşte o yanardağın eteklerindeyiz. İkincisi de, biz kadınların yaşamlarının bir parçası olduğu için çok aşina olduğumuz etek, içinde yaşadığımız cinsiyetçi düzende erkekler arasında bir hakaret ve aşağılama kelimesidir. O yüzden, ister pardösü ya da başörtüsüyle uzun etek, ister mini etek giysin, bütün kadınlar birleşirse bu özgürleşme devrimi yapılabilir. Biz kadınlara, 'eksik etek' diyen tahakkümcü erkek zihniyeti bu şekilde mağlup edilebilir. Etek giymek hele de etek giydirmek erkekler arasında ölümden beter bir ceza gibi gösterilir. Kadın olmak, standart erkek zihninde böyle aşağı bir kategoridir çünkü. Hatırlayın, bu ülkenin kültürlü olması gereken sanatçıları arasında bile, 'Ben etek giymem, etek giydiririm' tipi iğrenç polemikler yaşanmıştı. Kadir İnanır söylemişti bu sözü. TALAT BULUT YALNIZ DEĞİL, BUYRUN KADİR İNANIR ÖRNEĞİ