Koçlar: Bakkallıktan Türkiye’nin zirvesine
Mustafa Koç’un perşembe sabahı aniden, hiç sinyal vermeden vefat etmesi elbette en çok ailesi ve dostları için ama aynı zamanda bütün Türkiye için büyük bir şoktu. Üretken, idealleri olan ve...
Mustafa Koç’un perşembe sabahı aniden, hiç sinyal vermeden vefat etmesi elbette en çok ailesi ve dostları için ama aynı zamanda bütün Türkiye için büyük bir şoktu. Üretken, idealleri olan ve bunlar doğrultusunda çalışarak başarıya ulaşan bir insandı Mustafa Bey. Henüz 56 yaşındaydı. İki genç kız babasıydı. Hiç kimse ölüm sözcüğüyle onu yan yana getirmiyordu. Neden getirsin? Dedesi Vehbi Koç 95 yaşında vefat etmiş, Allah ömür versin, babası Rahmi Bey ise 85 yaşında ve sapasağlam ayakta... Çok üzücü, kabullenmesi çok zor bir veda...
Koçlar bu ülkenin hem övgü hem yergi olarak en çok konuşulan ailesi olmuşlardır hep.Bu da çok normaldir, zira bu ülkenin en güçlü, en çok merak edilen ailesinden bahsediyoruz. Mustafa Koç’un vefatı bana bir kez daha Vehbi Koç’tan başlayan ve bir anlamda Türkiye’nin tarihine paralel giden öyküyü hatırlattı. Vehbi Bey’in hayatı uzun, çok dönemeçli ve çok ilginç bir hayattı. Benim gözümden bu uzun yolculuğu kendine özgü yapan birkaç noktayı yazmak isterim...
Ne istediğini bilmek ve inat etmek: 1910’ların Ankara’sında zar zor geçinen bir ailenin küçük çocuğu Vehbi, zengin gayrimüslimlere bakıp ‘Onlara öyle imreniyordum ki Allah’ım bana da ver, derdim. Onlar gibi olmak için işe atılmam ve işe atılmak için okulu bırakmam gerekiyordu’ der yıllar sonra Mehmet Ali Birand’a. Orta 2’de okulu bırakır ve çok net koyduğu hedefine, para kazanmaya doğru yürümeye başlar. Babasıyla 1917’de bakkal dükkânı açar.
İhtiyacı görüp, arz yaratmak: Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra hiçbir şeyi olmayan bir ülkenin yeniden inşası gerekmektedir. Şubat 23’te İzmir İktisat Kongresi’nde Mustafa Kemalsıranın ekonomik zaferde olduğunu ilan eder. Merkez Ankara olacaktır. Yani sıfırdan bir şehir yaratılacaktır. 22 yaşındaki Vehbi Koç hemen bakkallığı ve köseleciliği bırakır ve inşaat sektörü için kolları sıvar. Babası şirketi ona devretmiştir. 26 yaşında Koçzade Ahmet Vehbifirmasının sahibi olur.
İlk dönüm noktası: Vehbi Koç’a ‘yürü ya kulum’ dedirten işi 1933’te teslim ettiği Ankara NumuneHastanesi olur. Zamanında ve beklentilerin üzerinde bir başarıyla inşa edilir hastane. Artık Türkiye ile büyüyen bir Koç dönemi başlar.
Kurumsal-laşan ilk şirket: İşler büyüdükçe, Vehbi Bey aile şirketlerinin, sahipleri öldükten sonra yok olduklarını fark ederek ABD’deki büyük şirketleri incelemeye başlar. 1937’de ilk kurumsallaşmaadımını atar ve Türk özel sektörünün ilk anonim şirketi olur.
İkinci dönüm noktası: Numune Hastanesi’yle birlikte açılan işler 2. Dünya Savaşı’nda sıkıntıya girmiştir. Koç, Almanya ile iş yaptığı için ABD ve İngiltere onu kara listeye alır.O sıralarda Nazilerden kaçan Yahudileri Filistin’e götürmek üzere Romanya’dan çıkan Struma gemisi Sarayburnu’nda beklemeye başlar. İçinde yüzlerce kadın, çocuk, yaşlı... Ancak içlerinden bir ailenin kaderini Vehbi Koç değiştirir. Bu aile Mobil’in Romanya temsilcisidir. Ankara’da Mobil bayii olan Vehbi Bey dönemin İçişleri Bakanı’na kadar çıkar ve o aileyi kurtarır. Bunun üzerine İngiltere ve ABD’den her istediği adeta yağmaya başlar... Geminin geri kalanının kaderini biliyorsunuz, bombalanarak sular altında kalırlar...
Tüccarlıktan sanayiciliğe: 2. Dünya Savaşı’ndan sonra geleceğin ABD’de olduğunu görüp tek kelime İngilizce bilmeden New York’un yolunu tutar. 55 gün süren seyahatinde General Electric’in üst düzey isimlerine ulaşıp onları bir ampul fabrikası kurmaya ikna etmeye çalışır. 48’de fabrikanın temeli atılır.