Nefes
Geriye dönüp baktım, gazetecilikle geçen 17, bunun içinde köşe yazarlığı yaptığım 11 yılda yazmaya en fazla bir hafta ara vermişim. O da çoğunlukla yine bir iş seyahati vesilesiyle...
Yolculuk da yapsam, kafa dinlemeye de gitsem nerede olursam olayım yazmışım... Fişi çekmek, dünyamı değiştirmek, başka bir ritme geçmek nedir, unutmuşum... Her şeye yazı konusu olarak yaklaşmamak nasıl becerilir silinmiş hafızamdan.
Bu yıl bizim pıtırların deyimiyle "içim" çağırdı. Biraz çocuklarla ama kafa olarak yalnızca onlarla ve hayatın basit, öylesine akışıyla araya kalem sokmadan haşır neşir olmak istedim. Ve tam 18 gün yazmadım.
Bu arada şunu fark ettim: Koşmanın hayat olduğu yanılgısına düşen biz "modern fani"ler için tatil de "durmak" kavramından çoktan uzaklaştı. "Ne yapsak, günleri en iyi nasıl değerlendirsek?" soruları ile heba ettiğim onlarca tatil geldi aklıma... Bu soruların da ayrı bir stres kaynağı olduğuna kanaat getirip hiç plan yapmamaya karar verdim. Çocukları kuzenlerinin yanına Bodrum'a getirdim ve durmanın ne demek olduğunu hatırladım...