Takıntılı olmayanlar için gerçekler
Türkiye’de 1990’lı yıllarda dile getirilen demokrasi taleplerinin yüzde 90’ı son on yılda hayata geçti. DGM’lerin kaldırılması, OHAL’in kaldırılması, Kürtçe radyo ve televizyon...
Türkiye’de 1990’lı yıllarda dile getirilen demokrasi taleplerinin yüzde 90’ı son on yılda hayata geçti. DGM’lerin kaldırılması, OHAL’in kaldırılması, Kürtçe radyo ve televizyon yayınına izin verilmesi, Kürt Enstitüsü kurulması başlıca isteklerdi. SETA adına Hüseyin Yayman’ın hazırladığı ‘Türkiye’nin Kürt sorunu hafızası’ adlı çalışmada nereden nereye gelindiği detaylı bir şekilde anlatılıyor. Yayman, Ak Parti’nin devrim yaptığı halde bunu anlatamadığını da söylüyor.
Geçen hafta Tayyip Erdoğan’ın Kürt meselesiyle ilgili olarak attığı büyük adımları hatırlatıp, tarihi doğru yazmak gerek demiştim. Bunun üzerine Erdoğan alerjisi nedeniyle karşı çıkanlara aldırmayın. Bu sorunun bizzat mağduru olmuş, asimilasyon politikalarını yaşamış olanlar biliyor. Eski DEP Genel Başkanı ve Özgür Gündem’in ilk sahibi Yaşar Kaya mesela. 21 yıllık sürgünden sonra Türkiye’ye dönen Kaya geçen sene verdiği bir röportajda ‘Ak parti döneminde önemli değişiklikler süratle hayata geçti. Hukukta, insan haklarında, demokraside değişiklik oldu, adımlar atıldı, birçok yasa çıkarıldı, demokrasi hayat buldu ve Türkiye yaşanır bir ülke oldu’ demişti.
Kürt sorununun kangren olduğu, sokaklarda her gün sıcak çatışmaların yaşandığı 89-94 arasında Cizre belediye başkanlığı yapan Haşim Haşimi ise ‘İlk defa Ak Parti sayesinde Kürt meselesiyle ilgili devlet yanlış politikasından vazgeçmek noktasına geldi. Kimse bunun farkına varmadı. Geçmişte günü birlik siyaset uygulayan tüm siyasi partilerimiz devletin Kürt meselesiyle ilgili yanlış politikalarına alet oldu. Devlet o siyasi partileri içine çekti, yanına aldı. Kürt meselesiyle ilgili en temel değişim Ak Parti sayesinde olmuştur... Ülkenin sivil ve askeri bürokrasisi, sermaye kesimi, medyası ve vatandaşları Sayın Erdoğan’ın sahip olduğu güçlü siyasi liderliği sayesinde sorunun çözümüne destek verme noktasına geldi’ diye konuştu seçimden önce verdiği bir röportajda.
Şunu unutmayalım ki gazeteciliğe başladığım 2000’lerin başında Irak’ta Barzani’nin kontrolündeki bölge için bile Kürdistan kelimesini kullanamıyorduk. Yazımdan kaç kez bu sözcüğün çıkarıldığını bilirim. Yanlışlıkla dahi bir gazeteci ‘Sayın Öcalan’ dese yargılanıyor ve adeta linç ediliyordu. Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’de bu iklim değişti. Bunu inkâr etmek için ya kör ya da takıntılı olmak lazım!