Türkiye işte şimdi başlıyor
Herhangi bir saldırının milat kabul edilmesi, özellikle terör boyutu varsa, kulağa hoş gelmeyebilir. Ancak Paris saldırılarının böyle bir başlangıç olması kuvvetle muhtemel görünüyor. Kimileri...
Herhangi bir saldırının milat kabul edilmesi, özellikle terör boyutu varsa, kulağa hoş gelmeyebilir. Ancak Paris saldırılarının böyle bir başlangıç olması kuvvetle muhtemel görünüyor.
Kimileri ısrarla farklı gösterme çabasında olsa da, Türkiye G20 zirvesinin yıldızıydı. Sadece ev sahibi olarak değil ve tüm abartılardan uzak olarak ifade edilse de gerçek buydu. Türkiye, G20 sürecinin tüm aşamalarında, gerek alt başlıklar, gerekse organizasyon döneminde başarılı çalışmalar yürüttü. Ancak sözünü ettiğim başarı, bundan çok daha fazlasını kapsıyor.
Cuma gecesi Paris saldırılarının gerçekleşmesinin ardından, kuşkusuz zirvenin ekonomi merkezli olan gündemi, neredeyse tamamen politik bir görünüm kazandı. Esasen Türkiye’nin, bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ifade edilen ana kurgusu, ‘Sahici bir siyasi istikrar sağlanmadan, terörle mücadele gibi ana sorunlarda mutabık kalınmadan, küresel ölçekte adil bir ekonomik modelin kurulamayacağı’ şeklindeydi. Tam da bu nedenle gerek bölgesel ölçekte tırmanan ve giderek tüm dünyayı tehdit eden boyutlar kazanan terörü; gerekse de adım adım kangrene dönüşen mülteci sorununu gündeme aldırdı Türkiye.
Bu cümleyi kurmanın ne kadar can sıkıcı olduğunun farkındayım. Ama ne yazık ki Paris saldırıları, bu başlıkların katılımcı ülkeler tarafından çok daha samimi biçimde ele alınmasına neden oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirvedeki şu sözlerini hatırlayalım burada:
‘Bu acı hadise bize gösterdi ki ekonomi ve güvenlik arasındaki ilişkiyi görmezden gelemeyiz. G20’nin asıl ilgi alanı olan ekonomi, siyasi, sosyal, kültürel sorunlardan bağımsız değildir. Hele insan hayatından hiç bağımsız değildir. Türkiye’nin son 4 aydır yaşadığı terör saldırıları gibi, Paris’teki eylemler gibi, Suriye meselesi, terörle mücadele olan hadiseler gibi bunlar en açık ispatıdır.’