2 koltuğun vuruşması!
Yeni yıla siyaset, “2 koltuğun vuruşması” ile girdi. Meclis Başkanı koltuğu, İstanbul Belediye Başkanı koltuğu ile “aynı kişi üzerinden” birbiriyle çarpışmaya sokuldu....
Yeni yıla siyaset, “2 koltuğun vuruşması” ile girdi. Meclis Başkanı koltuğu, İstanbul Belediye Başkanı koltuğu ile “aynı kişi üzerinden” birbiriyle çarpışmaya sokuldu.
Dünyada ilk.
Meclis Başkanı, oturduğu hazır koltuğun taşıdığı bütün özgül ağırlığı, koltuğun sahip olduğu yasal gücü eline alarak, gözyaşları içinde, İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğunun üzerine yürüme teklifini kabul etti.
Koltuk vuruşturma!
İlke dinlemiyor.
Anayasa tanımıyor!
Binali Yıldırım, “Anayasayı ayaklar altına almayı” da göze alarak “Meclis Başkanlığı’ndan istifasını” vermeden İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğu “meydan savaşına” girişti.
Girişmedi.
“Haydi” dendi.
Girişti.
★★★
İngiliz Yazarı Oscar Wilde, kendi ülkesinin başbakanları ile kraliçesini eleştirirken; “dünyanın en kıymetli koltuğuna bile insan poposuyla oturuyor” diye yazmıştı. Ve “asıl bakılması gereken koltuğa oturanın arkasında kimin olduğudur” diye altını özellikle çizmişti.
Biliyorsunuzdur!
Oscar Wilde, dünyanın çok okunan yazarlarından biridir ve “koltuğa oturma analizi” evrenseldir.
Her topluma uyar.
Daha 6 ay öncesine kadar Türkiye’nin parlamenter sistemi; “zirvede çift kişiye ve iki koltuğa” izin veriyordu. Koltuklardan biri Cumhurbaşkanının, diğeri Başbakanın oluyordu. İkisi de aynı partiden yol ve dava arkadaşıydılar. Binali Yıldırım, başbakanlık koltuğundan kalkmadan, koltuğun yasal gücünü de kullanarak “kendi koltuğuna karşı vuruşmaya” girişti. Seçim meydanlarında kendi koltuğuna karşı vuruşan dünyadaki ilk örnek oldu. Sonunda Türkiye’de 1950’den buyana süregelen “parlamenter sistemden” vazgeçilip tepedeki “iki koltuğun”yetkilerinin “tek adama verildiği” bugünkü sisteme geçildi.