Ağızda büyüyen lokma!
Yeni yazılacak Anayasa'nın dili “sade, anlaşılır, akıcı” mı olmalı yoksa “ağdalı-oturaklı” bir dil mi kullanılmalı? Açık, net, anlaşılır, temiz bir Türkçe ile...
Yeni yazılacak Anayasa'nın dili “sade, anlaşılır, akıcı” mı olmalı yoksa “ağdalı-oturaklı” bir dil mi kullanılmalı? Açık, net, anlaşılır, temiz bir Türkçe ile yazılmalı. Eğmeden, bükmeden, süsleyip gizlemeden; “Sultan Anayasası yapıldı” cümlesini kurmamız; dürüst olmanın ve yazı ahlakına uymanın gereğidir. O zaman; yeni Anayasa'nın ilk maddesi; “Bir gün Sultan'sız kalmaktansa 60 yıl zalim Sultan'ın idaresiyle yaşamaya razı olurum” diye yazılmak zorunda.
Gözü olan görür.
Türkçesi olan yazar.
Kravatlı sultanlık geliyor.
Egemenlik halktan alınıyor.
Bir kişinin iradesine veriliyor.
Evet! Meclis'te kavga var.
Pet şişe fırlatmalar.
Karşılıklı küfür savurmalar.
Yumruk göstermeler.
Milletvekilleri ikiye ayrıldı; “Sultanlık isteyenler” ve onların karşısında;“bir gece yarısı halk yatağında habersiz uyurken, bizi Meclis'te ateşten bir kanca, kanlı bir hançer, kirli bir mermi yaparak adaletin kalbine saplanan bir cinayet aleti haline getiremezsiniz” diyenler.
* * *
Çok gördük.
Yüzlerce örneği var.
Meclis'te bir yasa tasarısı görüşülürken gece yarısı, o yasa tasarısının konusuyla hiç ilgisi olmayan bir “ek madde” konularak adalet kalbinden hançerlendi.
Hatırlayan çoktur.
Gece yarısı konulan “ek madde” ile; devletin yani 80 milyon halkın malı “Seydişehir Eti Alüminyum-Balıkesir SEKA, TÜPRAŞ'ın yüzde 14.6 hissesi, TELEKOM, Kuşadası Limanı, Çeşme Limanı'nın satılmasını iptal eden yüksek mahkeme kararı” Meclis'te sıfırlandı.
Yani milletvekilleri!
Kanlı hançer yapıldı.
Hukuka saplandı.