AKUT: Türkiye’nin can kurtaranı!
Devletten bir kuruş almadı. Elini Hazine kasasına sokmadı. Himmet toplamaya, kurban derisi dilenmeye, vicdan sömürüsü yapmaya, din istismarına kalkmadı. İktidara yaltaklanıp “Hazine arsası, belediye parseli, kamu binası...
Devletten bir kuruş almadı. Elini Hazine kasasına sokmadı. Himmet toplamaya, kurban derisi dilenmeye, vicdan sömürüsü yapmaya, din istismarına kalkmadı. İktidara yaltaklanıp “Hazine arsası, belediye parseli, kamu binası hibesi kapma yüzsüzlüğüne” de hiç tenezzül etmedi. Yüzde yüz gönüllü. Yüzde yüz sivil. Türkiye'nin can kurtaranı. Adı AKUT kondu. Deprem ansızın gelir. Gecenin karanlığında binalar yıkılır, çocuklar altın uykularındayken enkaz altında kalır. Can kurtarmaya ilk koşan onlardır. Sel olur, sular bentleri aşar, kasabalarda, köylerde can telaşı başlar. Can kurtarmaya ilk koşan AKUT' dur. Temmuz sıcağında çam yaprakları alevlenir, orman yanar, kavrulur. Orman canlıları; tilki-tavşan-kertenkele-kaplumbağa-yılan da can telaşına düşer. Can kurtarmaya yine ilk koşan AKUT'tur. 20 yıl oldu. 20 yıldır can kurtarıyor. Ve şunu öğretiyor: Ağaçla yaşamayı öğren. Suyla yaşamayı öğren. Toprakla yaşamayı öğren. * * * AKUT: Can kurtaran öğretmen. Ormanı yakma. Beraber yaşamayı öğren. Nehri, dereyi kurutma. Suyla yaşamayı öğren. Rant sömürüsüne kapılma. Depremi durduramıyorsun. Depremle yaşamayı öğren. 20 yıldır hem can kurtarıyor ve hem “ağacı-suyu-toprağı tahrip etmeden, yıkmadan, yakmadan, arsızca kişi, yandaş zenginleştirmenin aracı yapmadan birlikte barış içinde nasıl yaşanacağını” topluma öğretiyor. 1999 büyük Marmara depreminde “can kurtarma ekip sayısı sade 2”ydi. Şimdi 36'ya çıktı. Depremde, selde, yangında, dağda, heyelanda, ormanda 2 bin 411 can kurtardılar. Kalpten, gönülden, içten AKUT gönüllü sayısı bugün 2000'i geçti. * * *