Çikinova!
Bakanla balıkçıda tanıştım. Oğluna rüşvet verdim. Koluna saat aldım. Öbür bakanla telefonda konuştum. İşi başından bağladım. Banka genel müdürü Süleyman Aslan’a ayakkabı...
Bakanla balıkçıda tanıştım. Oğluna rüşvet verdim. Koluna saat aldım. Öbür bakanla telefonda konuştum. İşi başından bağladım. Banka genel müdürü Süleyman Aslan’a ayakkabı kutuları dolusu Euro gönderdim. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Hazine Bakanı Ali Babacan, bankalara İran ile ticaretin başlatılması için talimat verdiler. Benim işler kolaylaştı, iş hacmim büyüdü. Çin’e gittim, Hindistan’a uzandım; onlara Türkiye’de geliştirdiğim “kuru delme” tıkır tıkır işliyor, sizin için de sistem kurayım dedim. Rıza Sarraf, tatlı tatlı anlatıp rüşvetleri sıralarken Mahkemenin hakimi Türkçe atasözünü öğrenmiş, “hamama giren terler” dedi.
Mahkeme salonu yıkıldı.
Hep birden gülüştüler.
Halkbank’ın avukatları da rüşvet alındığını kabul ettiler. Rıza Sarraf’a rüşvet dağıttığı sistemi anlatsın diye mahkeme salonuna üç ayaklı seyyar yazı tahtası getirmişler. Tahtada şekiller çiziyor, rüşvet akıttığı nokta isimleri daire içine alarak açıklıyor.
Bunlarda bir yenilik yok.
Hep bildiklerimiz.
İçimden “duymadığımız bir şey söyle be adam” diye geçiriyordum ki, söyledi.
“Çikinova” dedi.
* * *
Çikinova, kendisi, yardımcısı, kardeşi, babası arasında kullandıkları bir kelimeymiş.
Şifre bir söz.
O kargo: Çikinova.
Bu teslimat: Çikinova.
Şu transit: Çikinova.
Olmamış ama olmuş gibi… Satılmamış ama satılmış gibi… Gönderilmemiş ama gönderilmiş gibi… Yani hayali olup da adları geçen Türk bankalarına ve gümrük işlemlerine gerçek gösterilip resmi kayda alınanlara “çikinova” diyorlar. İsviçre’den altın ithalatına da, Dubai’ye altın satımına da çikinova işler karışmış.
Rıza ile bankacılar.
Rıza ile bakanlar.
Rıza ile kardeşi.
Rıza ile aracılar.