Devrilecek!
Gücü büyüdü, kendini zehirledi. Harlı yanan ocak üstündeki tavada kendi yanık yağına düştü, kavruluyor. Geldiği yeri, “geliştim, demokrat oldum” dediği günleri unuttu. ...
Gücü büyüdü, kendini zehirledi. Harlı yanan ocak üstündeki tavada kendi yanık yağına düştü, kavruluyor. Geldiği yeri, “geliştim, demokrat oldum” dediği günleri unuttu. Değişmedik, “tekamül ettik” dediği günlerde önce kendini yetiştiren Erbakan Hocasını arkadan vurdu; o günden bu yana da iktidarında “kendine biat etmeyenleri” tek tek sildi, yok etti. Bir çeşit yarı tanrı, eski firavunlar gibi oldu.
Kravatlı firavun.
Deniyor.
Dolu dizgin faşizm deniyor.
Dolu dizgin diktatör olacak.
Tuttururum sanıyor.
Tutturamayacak.
Seçimle devrilecek.
Yaptıklarını hiçbir toplum kabul etmez, bu toplum da hiç unutmaz. Bir gün gelir; Rize Meydanı'nda, Sakarya Meydanı'nda, İstanbul Yenikapı Meydanı'nda önünde derya kalabalık oluşturan türbana girmiş kadınlar, çember sakal bırakmış erkekler ve ellerini “rabia işareti” yapıp kollarını kaldırarak onu “kravatlı firavun yapan” gençler uyanır, önce onlar terk eder.
Altında imzası var.
Üniversitede “aydın insana yakışır duruş sergileyen” 330 üniversite hocasını (akademisyen) kürsülerinden, ders verdiği fakültelerden ihraç etti.
* * *
Ne yapmış hocalar?
Bildiri imzalamış.
Fikirlerini söylemiş.
Korkmamış.
Düşüncesini açıklamış.
Kendi devletini, ordusunu, iktidarını eleştirmiş. Bir üniversite hocasını, üniversite hocası yapan altın ölçü, bir aydını, aydın yapan pırlanta mikyas; kendi milletini, kendi devletini, kendi yöneticisini, kendi ordusunu, kendi iktidarını, egemenlerini, firavunlarını eleştirebilmektir.
Silah almamışlar.
Dağa çıkmamışlar.
Orduya sızmamışlar.
Darbeye kalkmamışlar.
Sadece düşünce açıklamışlar.
Bildiri imzalamışlar.