Emret komutanım göreve hazırım!
O da yanlıştı. Bu da yanlıştı. Şu yüzden oldu, bu yüzden oldu. Altımız oyuldu, oyduruldu. Geçmişi bırakalım. Bugüne bakalım. Başkomutanımız Cumhurbaşkanı da “Ekonomik...
O da yanlıştı. Bu da yanlıştı. Şu yüzden oldu, bu yüzden oldu. Altımız oyuldu, oyduruldu.
Geçmişi bırakalım.
Bugüne bakalım.
Başkomutanımız Cumhurbaşkanı da “Ekonomik savaşın içindeyiz” diyerek cepheyi açtı.
Şimdi görev bekliyorum.
Emret komutanım!
Göreve hazırım.
Komutanım, “yastık altındaki altınlarınızı, dolarlarınızı bozdurun” diye bir görev verdi. Yastık altında altınım, dolarım yok. Yastık altı olanların “görev emrini” duyar duymaz, bozdurmuş olmaları gerekir. Dün sabah erkenden gazeteleri almak için Sapanca’daki Yılmazlar Market’e gitmiştim. Marketin sahibi Uğur, “Biz esnaf arkadaşlarla kararlaştırdık, Kurban Bayramı’nda emeklilere verilecek olan 1000 TL ikramiyeyi almayacağız, bu ekonomik savaşta devletimize böylece güç katacağız” dedi.
İşte bu!
Ben de varım dedim.
Dolar artıyor. Faiz artıyor. Enflasyon artıyor. Doların bu deli artışı sonunda yıllık enflasyon yüzde 45’i bulacak gibi görünüyor. Bütün emekliler (12 milyon) 1000 TL bayram ikramiyelerini almazsa yıllık enflasyon yüzde 30’da kalır ve yüzde 45’e fırlamamış olur. Bu da ekonomik savaşta devleti yönetenlerin elini güçlendirir.
Bunu yaparım.
Bayram ikramiyesini almam.
* * *
Uzmanlarla konuştum.
Yastık altındaki dolarlarla altınları olanların hepsi toplansa, götürülüp alacaklılara verilse; 250 milyar dolarlık vadesi gelen borcun ancak 40 milyar dolarını karşılar dediler.
O zaman ne yapmalı?
Ben ikramiyemi devlete bıraktığım gibi özel otomobilime binmeyi de terk ederim. Çünkü otomobil benzinle çalışıyor. Benzin dolarla alınıyor. Kış geliyor, kalorifer doğalgazla ateşleniyor. Doğalgaz dövizle alınıyor. Kaloriferi kapatırım, kışı üç battaniye örtünerek geçiririm.
Ekonomik savaşa girdik.
Savaş savaşarak verilir.