Hasan Pulur!
Heyecan stoku. Duygu stoku. Yazı lezzeti stoku. Vicdan stoku. Ülke severlik stoku. Araştırma stoku. Buluş stoku. Tarafsız kalma stoku. Egemen karşısında eğilmeme stoku. Hasan Pulur, bir gazete yazısında bulunması gereken...
Heyecan stoku. Duygu stoku. Yazı lezzeti stoku. Vicdan stoku. Ülke severlik stoku. Araştırma stoku. Buluş stoku. Tarafsız kalma stoku. Egemen karşısında eğilmeme stoku. Hasan Pulur, bir gazete yazısında bulunması gereken stokları böyle sıralardı. Her okur yazıdaki başka bir stok için seni okur derdi.
Esprili adamdı.
Yürekten gülerdi.
Milliyet henüz plaza gazetesi olmamış, diğer gazetelerin kümelendiği Cağaloğlu’nda yazılır ve basılırdı. Hasan Pulur’un odası Milliyet Gazetesi’nde yazı işlerinin de bulunduğu kattaydı. Odası bir toplanma ve dağılma merkezi gibiydi. Bütün muhabirler, servis şefleri, yazı işleri doluşurduk. Bir yazıda olması gereken “stoklar” sıralamasını bu toplantılardan birinde anlatmıştı.
Halk çizgisini severdim.
Halktan kopmayacaksın fakat okura dalkavuk da olmayacaksın.
Gerçek neyse, o!
Ben onunla Hürriyet Gazetesi ile Milliyet’te beraber çalışmıştım. SÖZCÜ’ ye Melih Aşık ile beraber gelmesini de istemiştim. Olmadı. “Ben” diyorum ama kendimi anlatmıyorum.
Anlayacaktır.
* * *
Yazıda ben demeyeceksin.
Ben demek ölümdür.
Okur seni merak etmiyor ki, okur senin gördüğünü, işittiğini, araştırıp bulduğunu merak ediyor derdi.
Başka ölümler de sıralardı.
Tekrara düşmek ölümdür.