İmamoğlu’nun balıkçısı! Erdoğan’ın çöken çatısı!
Sözcü Gazetesi Yazarı Necati Doğru'nun bugünkü (31.01.2022)'' İmamoğlu’nun balıkçısı! Erdoğan’ın çöken çatısı!'' başlıklı yazısı.
Karda, kışta, kıyamette birbirine benzeşen iki sahne et ve tırnak oldu buluştu. İstanbul'un yoksulları ucuz belediye ekmeği kuyruklarında bekleşirken Ekrem İmamoğlu'nun Sarıyer'de burjuvaların (para zengini) gittiği balıkçı lokantasında İngiliz Büyükelçisi ile “büyüklenme- kibirlenme- övünme yemeği yediği” saatlerde Tayyip Erdoğan döneminin “büyüklenme- kibirlenme- övünme yapısı” İstanbul Havalimanı kargo binasının çatısı çöktü.
Çöken çatı!
Düzene yakıştı.
Burjuva balıkçı.
Güzel durmadı.
Ekrem İmamoğlu'ndan beklenen İngiliz Büyükelçi'ye; “Bu karda kışta kıyamette eşini de yanına al, ben de eşimi yanıma alayım. Birlikte karla mücadele eden belediye işçilerinin yanına gidelim. Ekmek arası balık yiyelim, su içelim, fotoğraf çektirelim. İngiliz gazetelerine de Türk gazetelerine de manşet olur. Bu fotoğraf İngiliz halkının da Türk halkının da hoşuna gider” deseydi ve bunu başarsaydı kuşkusuz kaba popülizm (yalancıktan halk gibi görünmek) olurdu.
Ama yakışırdı.
Hınzırca buluş!
Derdik.
Güler geçerdik.
“Her şey güzel olacak” sözü verdiği için seçimde halkın sarıldığı Ekrem İmamoğlu, “kendini üstün görme damarına” yenik düştü. Burjuva balıkçıda ayağına sıktı. Kasımpaşa'da büyümüş Tayyip Erdoğan 1100 odalı saray yaptırarak ayağına zaten sıkmıştı.
Sonuçta:
Farkları kalmadı.
Erdoğan, “Karadeniz'i sel vurunca biz balıkçıya gitmedik” diyerek kendine halkçılık payesi çıkardı.
Tamam.
Karadeniz'i sel vurdu.
Siz balıkçıya gitmediniz.
Ama.
İstanbul'u kar vurdu.
Sizin çatı çöktü.