Nokta
Obama, bir numaralı adamımızdı. Cılk çıktı. Çürükmüş. Neyse ki geldiği gibi gitti. Ve yeni adamımızı beklemeye koyulduk. Türkiye için hangisi iyi? Hillary mi Trump mı? Hillary, kazanırsa...
Obama, bir numaralı adamımızdı. Cılk çıktı. Çürükmüş. Neyse ki geldiği gibi gitti. Ve yeni adamımızı beklemeye koyulduk. Türkiye için hangisi iyi? Hillary mi Trump mı? Hillary, kazanırsa Suriye'de koridoru destekleyeceğini açıklamıştı.
Ver coşkuyu!
Sevinelim.
Uçalım!
Adamımız kazandı.
Trump!
Güzel Amerikalı adam.
Anketlerde önde gidiyordu. Arada bir yolsuzluğu, densizliği, usulsüzlüğü, şımarıklığı çıkıyor, geriye düşüyordu. Adamımız Trump, geriye düştükçe Ankara'da bizim yüreğimiz hop ediyordu.
Teşekkürler Amerika!
Sen oy verdin.
Adamımız kazandı.
Sıkıntı yok.
Adamımız kazanmasaydı, duman olmuştu Türkiye'nin hali! Havada, karada, sahada, masada varız diyorduk. Obama'ya dinletemiyorduk. İnanmışlık ile adanmışlığın temsilcisi 2 kudretli karizmatik devlet büyüğümüzü Ankara'da yeni yaptırılan Külliye Saray'da buluşturup; Musul'da Kerkük'te ve hatta Halep'te hakkımız olduğunu ilan ediyorduk. 93 yıl önce isteyip de başaramadığımız “Musul'u-Kerkük'ü sınırlarımızın içine alıp Türkiye haritasını büyütme hayalimizi” bu iki kudretli devlet büyüğümüz başaracaktı.
ABD ile Rusya birleşti.
Bizim 2 kudretlimiz!
Kudretsiz çıktı.
Kerkük duman oldu.
“Fırat Kalkanı” demiştik.
Namlu gösterdiler.
ABD ordusu YPG'yi seçti.
Havaya da almadılar.
Karaya da koymadılar.
Sahaya da sokmadılar.
Kudretliler Saray'dan seyretti.