Paris’ten acı ders!
Acı ders: En dehşetli silah, ne tabanca, ne tüfek, ne atom, ne kimyasal bombadır. En dehşetli silah, ölmeyi göze alan insandır. Ölmeyi göze alıp, vücuduna bomba saran ve kendi vücudunu patlatarak katliam yapanlara “intihar...
Acı ders: En dehşetli silah, ne tabanca, ne tüfek, ne atom, ne kimyasal bombadır. En dehşetli silah, ölmeyi göze alan insandır. Ölmeyi göze alıp, vücuduna bomba saran ve kendi vücudunu patlatarak katliam yapanlara “intihar bombacısı” diyorlar. Irak’ta, Libya’da, Lübnan’da, Suriye’de, Mısır’da, Afganistan’da; tüm Ortadoğu’da “intihar bombacılarına” her yıl artan sayıda rastlanıyordu.
Türkiye’ye de geldiler.
Yerleştiler.
Çoğaldılar.
Türkiye’de de şimdi yüzlerce “uyuyan hücre” var. Ankara’da gar önünde dehşet yaşattılar. Bugüne kadar “intihar bombacısı” Avrupa’da görülememişti, işte Paris’te 7 ayrı noktada; lokantada, konser salonunda, futbol stadında eş zamanlı olarak ölüm kustular. İlk kez Avrupa kalbinden intihar bombacısı ile vuruldu.
Katliam!
Dehşet!
Savaş!
En çok bu 3 kelime ile 3 anlatım öne çıkıyor. Bu 3 anlatım da durumu açıklamakta yetersiz kaldığı için liderler; “sözün bittiği yere geldik” dediler. Söz bittiğine göre arkasından ne gelecek? Hava bombardımanı mı gelecek? Yoksa söz bitti, bir iki hafta geçecek arkasından yine yeniden söz mü gelecek?