Soru!
Acıtan 2 soru olacak!Sormak zorundayız.Hem Cumhurbaşkanı'nın ve hem Başbakan'ın oğulları gemicilik şirketi sahibiler ve gemi sayılarını artırıyorlar. Halkın oğulları ise Suriye'de irice bir kasaba...
Acıtan 2 soru olacak!
Sormak zorundayız.
Hem Cumhurbaşkanı'nın ve hem Başbakan'ın oğulları gemicilik şirketi sahibiler ve gemi sayılarını artırıyorlar. Halkın oğulları ise Suriye'de irice bir kasaba büyüklüğünde olan El Bab'ı IŞİD ordusundan temizlemek için 170 gündür savaşıyor, şehit oluyorlar. Bu hak mı?
Hani bir görseydik!
Cumhurbaşkanı oğlu.
Başbakan oğlu.
Bakan oğlu.
Milletvekili oğlu.
Partili kodamanın oğlu.
Suriye'de savaşan Türk Ordusu askerleri arasında yer aldı diye haberini okusaydık. Böyle yaralayıcı, acıtıcı soru sormak aklımızın ucundan geçmezdi. Beni anlayın: Savaşta şehit verilir. Ve hep halk çocukları şehit olur. Bunu biliyorum. Ve “halk çocuklarından şehit veriyoruz bu savaş yanlıştır” demek istemiyorum.
Nerden başladık?
Nereye geldik?
Suriye'de ne yapıyoruz?
* * *
El Bab'dan IŞİD'i temizlemek için Türk Ordusu'nun bugüne kadar 64 şehit, 200 yaralısı var. Yaralı deyip yazıp, söyleyip geçiyorlar. Eli kopan, ayağı kopan, vücudunun yarısı parçalanan halk çocukları; en son Rus uçaklarının yanlışlıkla bomba yağdırması sonucu 3 şehit verdi, 17 yaralı.
ABD ordusu.
Rus ordusu.
Türk Ordusu.
Üç ordu birden güç birliği, istihbarat birliği, strateji, taktik birliği, askeri bilgi-birikim birliği yaptılar. Suriye toprağında El Bab adlı irice kasabadan IŞİD'i temizleyecekler. Amerikan ordusu ile Rus ordusu karada yoklar. Havadan vuruyorlar, vururken de Amerikan ordusu, Türkiye'nin kırmızı çizgisi PYD-YPG-PKK'yı koruyor, kolluyor, onları ileri silahlarla güçlendiriyor. Rusya ise “PKK bizim için terörist örgüt değildir” açıklaması yapıyor. 10 gün önce Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, “daha derine gitmeyeceğiz…” yani Rakka'ya girmeyeceğiz diye görüş bildirdi fakat ABD Başkanı ile telefon görüşmesi olduğu günün ertesinde bakan, “Türk Ordusu'nun DEAŞ'ın merkez üssü Rakka'ya gireceğini” açıkladı. Yani Cumhurbaşkanının 10 gün önceki sözünü Bakan yalanlamış oldu. Ve arkasından da CİA Başkanı Türkiye'ye geldi, sanki Ankara'ya Trump gelmiş gibi Cumhurbaşkanlığı düzeyinde karşılandı, itibar gördü.
Biz ne yapıyoruz?
* * *