Türk Ordusu mu? Parti ordusu mu?
Şüphelenmek sağlıktır. Yeter ki sağlam dayanakların olsun. Dün bu köşede “Türk Ordusu’nun laik yapısı, İslamcı bir kimyaya döndürülüyor olabilir” diye şüphelerimi...
Şüphelenmek sağlıktır. Yeter ki sağlam dayanakların olsun. Dün bu köşede “Türk Ordusu’nun laik yapısı, İslamcı bir kimyaya döndürülüyor olabilir” diye şüphelerimi yazmıştım. Kanıt olarak da birbirine bağlanan gerçek olaylara dikkat çekmeye çalışmıştım.
AKP Kurmayı:
Yeni devlet kuruyoruz.
Yeni kurucu baba Erdoğan.
Yeni bir Silahlı Kuvvetler.
Diyordu.
Yazar hanım:
Türk Ordusu’nun yapısı.
Milletin yapısına uymuyor.
Diye yazıyordu.
YAŞ’tan bir gün önce Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları Cumhurbaşkanı Sarayı’nın Külliye Camii’nde sabah namazına gidiyorlardı.
Belirtileri sıralamıştım.
Benimki dışarıdan bir gözlemdi.
Dışardan bir şüpheleniş.
Dün içeriden bir gözlem okudum.
ODATV haber sitesinde yayınlandı.
Ordunun içinden gelme, Deniz Harp Okulu Komutanlığı yapmış olan Türker Ertürk, “Türk Ordusu parti ordusu haline getiriliyor” diye yazdı. Türker Ertürk’ün şüphesine dayanak yaptığı gözlemleri benimkilerden daha belirgin ve net.
* * *
Türker Ertürk’ün yazısı şöyle:
“YAŞ, askeri olmaktan çıkarıldı.
YAŞ (Yüksek Askeri Şura) içinde askerler olan siyasi bir ekip haline getirilmiştir. Artık aldığı kararlar iliklerine kadar siyasidir. YAŞ’ ın YAŞ olmaktan çıkartılması ve siyasi bir ekip haline getirilmesi; “Allah’ın lütfu” bir darbe girişimi sayesinde olmuştur. Bu lütuf; TSK’yı parti ordusu haline getirebilme şansının önünü açmıştır.
Bu plan gerçekleşebilir mi?
Yaşayarak göreceğiz…
Tabii ki, parti ordusu dünden bugüne, bir günde olmaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gelenekleri tahrip edilmekte ve genetik kodları ile oynanmaktadır… Aklınıza şu soru gelebilir; “Kuvvet komutanları olarak atananlara itirazınız var mı?”
Hepsini tanıyorum, yok!
Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak atanan Adnan Özbal’ı yakından biliyorum. Atatürkçü, yurtsever, başarılı ve dürüst bir asker ve denizci. Ama sorun bu değil! Büyük kurumlar gelenekleri ile yaşarlar. Türk Silahlı Kuvvetleri de böyle; geleneklerde gedik açılmasına müsaade edilemez. Bugün bu gedikten tepki çekmemek için doğru isimleri geçebilirler… Yarın açılan gedikten yanlış isimleri geçirecekler, hiç şüpheniz olmasın… 15 Temmuz 2016’nın kuvvet komutanlarını emekli etmişler. Halbuki, asıl emekli edilmesi gereken; Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’dı. Çünkü şaibeli darbe girişiminin merkezindeydi. Darbenin yapılacağı istihbaratı alınmasına rağmen yapması gerekenleri yapmamış, belli reaksiyonları göstermemiş ve vermesi gerekli emirleri vermemişti Hulusi Akar. Ezcümle; darbe girişiminin “Allah’ın lütfu” olarak gelişmesini sağlayan kilit isimlerden birisiydi Akar! Bu yıl emekli edilen Deniz Kuvvetleri Komutanı ile 81 ilde teşkilatı olan ve geçen yıl emekli edilen Jandarma Genel Komutanı’na sormak lazım; “Hulusi Akar 15 Temmuz 2016’da darbe girişimine karşı tedbir alınması konusunda sizi aradı mı?” diye! Şaibeli zurnanın zırt dediği yerlerden birisi de burada! Halen ülkemizi yöneten iktidar iradesi, “Siyasal İslamcı” ideolojisi, “Yeni Osmanlıcı” hayali ve mezhepsel bakış açısı ile ülkemizi felakete sürüklemektedir…. Bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, adım adım, siyasetin içine çekerek dönüştürmeye ve parti ordusu haline getirmeye çalışmaktadır. Bu irade; Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, onun temsil ettiği aydınlanmaya ve eleştirel akla sahip toplumun yaratılmasına karşıdır. Amaçları din devletidir. Bu rotada gitmeye devam edersek, olacağımız yer Afganistan’dır…”