Vurun akademisyene!
Bütün profesörler, doçentler, aydınlar hepsi birden sizin yanınıza geçmemiş, külliyenize alkışa koşmamıştı. Zaten hıncınız, kininiz, yüksek nefretiniz vardı. Altın fırsat...
Bütün profesörler, doçentler, aydınlar hepsi birden sizin yanınıza geçmemiş, külliyenize alkışa koşmamıştı. Zaten hıncınız, kininiz, yüksek nefretiniz vardı. Altın fırsat çıktı. Bildiriyi araç yapın. Vurun akademisyenlere.
Sindirme.
Korkutma.
Nefret çoğaltma.
“Kanınızla duş alacağız” ağzıyla konuşmaların yolunu bizzat Cumhurbaşkanı, “karanlık insanlar… müsveddeler…” diyerek açtı. Cuma namazından çıkıp, Sultanahmet’te kırmızı karanfilleri Dikilitaş’ın dibine soğuk parke taşlarına attıktan sonra “Gidin hendek kazın” diyerek; “Kandil’de PKK ile İmralı’da Öcalan ile Ankara’da Demirtaş ile Oslo’da gizli masalarla sarmaş-dolaş olunan yılları unutturmaya” çalıştı.
Etkili icraat!
Halkı narkoz altına alıyor.
Geçmişi böyle unutturuyor.
O “sarmaş dolaş yıllar” içinde ordunun elinin ve kolunun bağlanması sonucunda güçlenen PKK terörü, bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu şehirlerini kana buladı, çocuk, anne, asker, polis öldürüyor.
Altın fırsat çıktı.
Kaçırmayın.
Vurun akademisyene!
* * *
Bildiri imzalamak yasalara göre suç değil. Keşke o bildiri “toplumun vicdanı” olabilmeyi başarabilseydi. Akademisyenler PKK tarafının adamı durumuna düşmeyip “kendi devletini ve toplumunu eleştiren” bir fikirle öne çıkabilselerdi. Ve “Bu ölen çocuklar, gençler, kadınlar, askerler, polisler, viran olan şehirler, ilçeler, bu Anadolu hepimizin; bu Anadolu ne tek adamlar diktatörlüğünün ve ne de dinci despotizmin esiri olacak topraklar değil fakat bir arada yaşama ve uzlaşma kültürünün yarattığı bulunmaz bir kardeşlik sentezidir ve biz akademisyenler bu sentezi bozanların suçuna ortak olmayacağız…” deselerdi toplumun vicdanı olacaklardı.
* * *
Akıl edilebilseydi.
Bir değil iki bildiri.
Aynı anda yayınlanacaktı.
Birini; sadece Türk akademisyenler “kendi devlet ve toplumlarını” uyaran, diğerini de; sadece Kürt akademisyenlerin altına imza attığı; “PKK’yı, Kandil’i, HDP’yi, Demirtaş’ı ve Kürt toplumunu” kınayan ve “Anadolu bir arada yaşama ve uzlaşma kültürünün bulunmaz sentezidir, bu sentezi bozanların suçuna ortak olmayacağız” diye biten ikinci bildiri olsaydı.
Biri Türklerin vicdanı.