Adaletsiz tablo
Sendikaların düzenli olarak yaptığı sosyal araştırma raporuna göre, Nisan ayı itibarıyla Türkiye’de açlık sınırı bin 518 TL’ye, fakirlik sınırı ise 4 bin 944 TL’ye...
Sendikaların düzenli olarak yaptığı sosyal araştırma raporuna göre, Nisan ayı itibarıyla Türkiye’de açlık sınırı bin 518 TL’ye, fakirlik sınırı ise 4 bin 944 TL’ye ulaşmış.
Her şeyin güllük gülistanlık seyrettiğini, ekonominin pembe tablolar çizdiğini, enflasyonun düştüğünü, büyüme hızının yüzde 5’lere ulaştığını ifade eden AKP hükümetinin bu sosyal araştırma raporunu nasıl yorumlayacağını tahmin etmek zor değil.
İşsizlik rakamlarının sürekli arttığı, genç işsizlik oranının sinyaller verdiği, emeklinin, dulun, yetimin, işçinin geçim endeksinin yerlerde süründüğü bir ülkede yaşamak çok da kolay değil aslında. Emeklilere ve memurlara yapılan zamlar da gün gibi ortada. Adımız gibi eminiz ki, zam diye açıklanan “keçiboynuzu artışlar” toplumdaki herkesi acı bir gülümsemeye sevk etmiştir.
Türkiye’de ekonomiye biçim veren irade, üretmek üzere değil, tüketmek üzere bir kapitalist anlayışı insanlarımızın zihinlerine sokabilmek için mücadele ediyor. Sürekli tüket, tüket… Bu korkunç tabloyu ve yaşadığımız travmayı yorumlayan sivri dilli ekonomist Prof. Dr. Osman Altuğ, bu durumu “Üretim ekonomisinin tüketim ekonomisinden aldığı intikam” olarak nitelendiriyor. “Biz sadece devleti yöneteceğiz, stratejik ve verimli kurumları bile özelleştirebiliriz” zihniyetindeki iktidar, memleketin birçok yerinde bulunan kârlı, verimli kurumları sata sata en sonunda bitirdi.
Türkiye’de mali disiplinden söz etmenin mümkün olmadığı çok açıktır. Bu ülkede en çok vergiyi, en az kazanan kesim ödemektedir. Toplumda kariyer sahibi olan, bürosu, işyeri olan avukat, diş hekimi gibi meslek grupları, marketler, süpermarketler, büyük ve orta ölçekli işletmeler, kazandıklarıyla doğru orantılı vergi ödememektedirler. Mali disiplini sağlayabilmek için öncelikle verginin tavandan tabana doğru adaletli biçimde yayılmasını sağlayacak reformları gerçekleştirmek zorundayız.
Ülkemiz ekonomisindeki sosyal barış tablosunu bozan en önemli etkenlerden birinin de, paradan para kazanan rantiyer kesimle ilgili düzenlemelerdeki adaletsiz tavır olduğunu açıkça söyleyebiliriz. Bir ülkede faiz ve rant kazanımları, ücret ve kâr kazanımlarının önünde olduğu müddetçe, o ülkede gelir adaletsizliğini düzeltmenize imkân yoktur. Asgari ücretin 1300 TL, en düşük emekli maaşının 1000 TL olduğu bu ülkede açlık sınırının ise bin 518 TL olduğundan bahsediyoruz.