Midyeciler değil halk kazandı
“Buralar bize dedelerimizden böyle kaldı, şimdi biz çocuklarımıza midye çiftlikleriyle işgal edilmiş halde mi bırakacağız. Çocuklarımız, torunlarımız bize neler diyecek...
“Buralar bize dedelerimizden böyle kaldı, şimdi biz çocuklarımıza midye çiftlikleriyle işgal edilmiş halde mi bırakacağız. Çocuklarımız, torunlarımız bize neler diyecek, öldüğümüzde arkamızdan neler söyleyecekler” demişti Macit Kumral.
Eliyle gösterdiği yerler Marmara Adası’nın Gündoğdu Köyü’nün hemen yanındaki Kablo ve Üçüncü adı verilen iki cennet koyu idi. İki cennet koy aynı zamanda Gündoğdu’nun hayat damarları gibiydi.
Çünkü o koylardan teknelerle geçerek geçimlerini sağladıkları zeytinliklerine gidiyorlardı. Av yasağı varsa olta ile yasak kalkınca da tekne ile balıkçılık yapıyorlardı.
Kalan zamanlarında ise yaşlı teyzeler, amcalar gözden uzak serinlemek için mavi koylarda zaman geçiriyorlardı.
Macit Abinin o sözleri hepimize bir görev çıkartıyordu; o koylar ne olursa olsun korunmalı, dedelerinden teslim alındığı gibi gelecek nesillere bırakılmalıydı.
Marmara Adası’nda yaşayan ve çiftlik izni alan şirketin sahibi ile temas kuruldu, sorun çözülmeyince İdare Mahkemesi’ne iptal davası açıldı.