Altın Çağ: Tanrı tarafından seçilip, İncil’e el basmamak…

47’nci Başkan’ın yarattığı korku, komşuları ve özellikle de Avrupalı ortakları üzerinden dünyaya bulaşıyor. Ama gerçek kâbus Washington’da. Yerkürenin geri kalanında ise merak Trump ile ilişkilerinin nasıl olacağına, var ise özel bir sorun, nasıl aşılacağına ilişkin… Kaygı hali genellikle ‘dengesizlik’ üzerinden tarif ediliyor. Trump’ın alacağı kararların istikrarsızlığı/gelgitleri üzerinde tepiniliyor. Oysa açıklamaları ve ilk 24 saat içindeki imzalar gösteriyor ki, Trump ve yönetimi hem gayet

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

47’nci Başkan’ın yarattığı korku, komşuları ve özellikle de Avrupalı ortakları üzerinden dünyaya bulaşıyor. Ama gerçek kâbus Washington’da. Yerkürenin geri kalanında ise merak Trump ile ilişkilerinin nasıl olacağına, var ise özel bir sorun, nasıl aşılacağına ilişkin…

Kaygı hali genellikle ‘dengesizlik’ üzerinden tarif ediliyor. Trump’ın alacağı kararların istikrarsızlığı/gelgitleri üzerinde tepiniliyor. Oysa açıklamaları ve ilk 24 saat içindeki imzalar gösteriyor ki, Trump ve yönetimi hem gayet “kararlı” hem de planlı…

Önce “içeriye” bakacağı açık. “Başlangıç: Öfke dönemi”nde (11/01) biraz paylaşmıştık. Güvenlik, istihbarat, adalet mekanizmaları başta olmak üzere çarklarda hayli dişli kıracak. Nitekim bu satırlar yazılırken, içlerinde CIA ve NSA direktörleri de dâhil 51 istihbarat görevlisinin güvenlik izinleri iptal edildi. Artı, 6 Ocak 2021 Kongre olaylarına katılan 1600 kişiyi afetti! “İntikam” belli ki devam edecek, en çok Pentagon’u merak ediyoruz…

***

Zavallı Avrupa ülkelerinin başı kesik tavuklar gibi birbirlerine çarparak çıkış yolu aramaları da öyle, bazılarının biat tazelemeleri de. Almanya, Fransa gibi irilerin de “ABD’den bağımsız yollar arıyoruz” diyerek rüzgâr yapmaları da bununla ilintili. Gelgelelim boşa…

İngiltere’nin derdi ise Ukrayna, daha doğrusu Rusya. Savaşın sürmesi için Trump yönetimiyle zıtlaşıyor fakat Dışişleri Bakanı Lammy’in tebrik açıklamasında söylediği gibi, “beraber çalışmaya hazırlar”…

LGBT, enerji politikaları, savaşları sona erdirme, göçmen sorunu, ekonomi, vb gibi genel söylemlere yaslanan, herkesin bildiği vaatlerde de-başarılı olur olmaz aynı konu-değişiklik olmayacağı belli. ABD’de artık ve sadece ‘iki cinsiyet’ var. İlk imzalardan birinin “Paris İklim Anlaşması”na veda olması da ispatı. Başkan, Liberal komplikasyonların üzerine tükürüyor…

***

Tabii geleni karşılarken, gidene de bir-iki cümle etmek lazım. Biden yönetiminin Türkiye ile ilişkileri rezillik boyutundaydı. “Kurumsal çerçeve” dediğinin Ankara hükümetini düşürmek için iç dengelerle oynama olduğunu gördük. Ama 46’nın küresel mirası sadece çöplük oldu ve Biden-Blinken ikilisi, bir tür “karikatür-soykırımcılar” olarak tarihe geçti. Irak savaşı ertesinde Batı liderleri nasıl utanç içinde yaşadılarsa artık onların kaderi de aynı…

Herhalde biz de, Obama-Biden ekolünün üzerimize yıktığı pislikten ders almışızdır. Umarız şimdi kimse Trump geldi diye kurban kesmez. Türkiye ve benzeri ülkelerin dış politikada ilk öğrenmesi gereken, ABD Başkanları ile “gönül ilişkisi” kurmamaktır. Hoşumuza giden bir adım attıklarında göğe çıkarıp, tersi durumda başımıza düşmesin diye sinme alışkanlığımızı bırakmalıyız. Aslında bu da AB ve ABD ile ilişkileri hayat felsefesi olarak kabul eden, bir dönem Türkiye’ye hâkim grubun yüz kızartıcı günahlarından biriydi. Bedelini ödedik, hep “aklımızda” diyerek ilişkilerimizi yürütmeliyiz…

***

Trump döneminin dış politikasına gelince…

Trump yönetiminin “hazırlıklı ve hızlı” olduğunu/olacağını kabul ettikten sonra, prensip olarak elini-ayağını bağlayacak çatışmalardan hoşlanmayacağını söyleyebiliriz. Tüm coğrafyalar buna dâhildir…

Ukrayna savaşını bir günde bitireceği yönündeki söylemi elbette metaforikti. O gün geçti bile. Kararlılığın ifadesidir. Yine de hemen bitmeyeceğini ama eskisi gibi olmayacağını da kuvvetle varsayabiliriz. Putin’le hemen görüşme ayarlanması talimatı vermesi, ilk kararnamelerinden birinin “dış yardımların 90 günlüğüne durdurulması” emri olması bunun ipuçları…

Moskova belki sahada avantajlı konumunun meyvelerini masada alabilir ama Avrupa üzerinde ve ABD kontrolünde bir demokles kılıcı olarak biraz daha sallanabilir. Fakat iş savaşın ekonomi boyutuna geldiğinde renk değişir…

Örneğin Avrupa’nın Rusya’dan yeniden enerji alması zor. Trump, Avrupa’nın enerjisini ABD’den almasında ezici olacak. Eh, bu da Avrupa’nın günahlarının bedeli. Paraları fazla fazla, tıkır tıkır Washington’a ödeyecekler. Her şey yolunda giderse, Türkiye de kârlı çıkacaktır bu işten…

Benzer durum NATO aidatları ve savunma sanayi harcamalarında da kendini gösterecek. Tamam, yeni bir ekonomi sınıfı artık iktidarda ama savunma kompleksinin karnı aç kalamaz. Sadece uydurma savaşlar çıkaramayacaklar. Trump öyle diyor…

***

Ortadoğu’da üç mesele var; İsrail, İran, Türkiye. Suriye denklemindeki değişimler, birbiriyle bağlantılı bu üç ülke açmazlarını yeni formülle sakinleştirebilir mi?

İran’ın hâlâ hedefte olması politik söylem olarak masadaki yerini koruyor ama pratiğe varmadan önce Trump, Tahran’la “konuşacak”. Netanyahu ise sorun. Konu ABD iç dinamikleriyle de ilgili olduğundan ince ayar gerektiriyor. Biden’ın durumu nedeniyle Netanyahu istediği gibi ısırıyordu Beyaz Saray’ı. Ama Trump’a dişi geçmez. Şimdi mesele, ABD’nin Ortadoğu planlarında Netanyahu’nun işlevini yitirip-yitirmediği sorusunda. İsrail-Körfez ülkeleri (özellikle S. Arabistan) rabıtasının yeniden kurulması lazım. İran’ın, Doğu’nun son uzantısı olarak ne kadar dengede tutulacağına karar verilmesi lazım. Türkiye’nin, İsrail ve İran ile ilişkilerinin nasıl olacağının, nasıl bir politika düşünüldüğünün belirginleşmesi, nihayet PKK/YPG/SDG konusunda Amerika’nın kıpırdaması lazım…

Farkındayız, Amerika’da iktidarın devri sürecinde bölgede hiçbir ülkenin a-ritmik hareketler yapmaması konusunda mesajlar gelmiş, “elden” teslim edilmişti ama bu dönem de bitti. Türkiye-Trump ilişkisi diğerlerinin sürüklendiği “panik” havasından çok uzakta. Bu Ankara’nın başarısı.

Çin konusunda sürprizler göreceğiz. Herkes ABD-Çin çatışma alanının genişleyeceğinden ve yükseleceğinden emin ama söylemde öyle olsa da, pratikte farklı işleyecek…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Altın Çağ: Tanrı tarafından seçilip, İncil’e el basmamak… 22 Ocak 2025 | 217 Okunma Ordu ve dış politika refakatinde ‘yeni enerji’… 15 Ocak 2025 | 493 Okunma Başlangıç: Öfke dönemi… 11 Ocak 2025 | 458 Okunma Bir ayrıntıda kaç şeytan gizlenebilir? 08 Ocak 2025 | 407 Okunma Türkiye neden bütün ‘enerji yollarını’ istiyor? 04 Ocak 2025 | 1.181 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar