‘Ne işimiz var oralarda?’
Tam şudur; KAAN’ın kanat açışını dünya ‘şaşkınlıkla’ izledi…Biz elbette coşkuyla izledik ilk uçuşu ama hemen tüm Batı basını iki ayrı açıdan gördü...
Tam şudur; KAAN’ın kanat açışını dünya ‘şaşkınlıkla’ izledi…
Biz elbette coşkuyla izledik ilk uçuşu ama hemen tüm Batı basını iki ayrı açıdan gördü gelişmeyi; bir, basit haber formatında ama öncelikli olarak okurlarına duyuranlar. Türkiye’nin savunma/havacılık alanında son yıllarda yaptığı atılımları hatırlatıp, savaş uçağını da son halkası olarak tarif ettiler…
İkincisi ve bizi daha ilgilendiren kesim, sadece savunma alanında değil politik-jeopolitik düzleme de hakim, genellikle saygın uzmanlık periyodiklerinde yayın yapanlardı…
Onlar durumu genel olarak şöyle çerçevelediler; KAAN, savunma sanayi açısından birçok ilk içeriyor, bu kadar kısa sürede geldiği aşama şaşırtıcı, ama asıl, KAAN bir sisteminin merkezini tamamlıyor. Dikkat edilmesi gereken, ‘Türklerin bir stratejik savunma sistematiği oluşturup, bunu sürdürülebilir/geliştirilebilir kılarak hayata geçirmeleri’…
Ondan sonra da İHA’lar, SİHA’lar, MİLGEM gemileri, uçak gemisi/yenisi(!), kısa-orta-uzun menzilli ve kara/deniz/hava füze sistemleri, vs, Kızılelma’dan ATAK’a kadar hepsi “birleştirilerek”...