AB'nin yeni dış politika mottosu: Pistte kim varsa onunla dans ederiz
Şarm el Şeyh'te düzenlenen AB-Arap Birliği Zirvesi'nin başladığı gün, Sisi rejiminin 9 genci idam etmesinin üzerinden sadece iki gün geçmişti. En az 24 Avrupa ülkesi liderinin katıldığı...
Şarm el Şeyh'te düzenlenen AB-Arap Birliği Zirvesi'nin başladığı gün, Sisi rejiminin 9 genci idam etmesinin üzerinden sadece iki gün geçmişti. En az 24 Avrupa ülkesi liderinin katıldığı üçüncü AB-Arap Zirvesi için hem talihsiz hem de "Batılı çifte standartlar" bahsi için turnusol kağıdı netliğinde bir tesadüftü ve bu durum en çok kendi uygarlık, demokrasi, evrensel insan hakları vizyonlarına inanan Batılı demokrat kamuoyunu şaşırtmış durumda. Zirve biteli günler oldu ama AB ülkelerine ve zirveye katılan liderlere tepki devam ediyor. Eleştirilerin merkezinde Avrupa liderlerinin 2014'ten bu yana 42 idam kararını infaz etmiş, 50 kişinin idam kararını onaylamış darbeci Abdülfettah Sisi ile nasıl yan yana gelinebildiği sorusu vardı. Zira mesele sadece idamlar da değil. Mısır meclisi daha bu ay Sisi'nin otoriter rejimini 2034'e kadar uzatacak bir tasarıyı destekledi. Onaylanmasına kesin gözüyle bakılan tasarı Sisi'nin 2034'e kadar Mısır'ın başında kalmasını sağlayacak. Muhalif görüşte olanlar hapse atılmaya devam edecek. Mısır'da hapse girmek demek, çok yoğun işkence görmek ve Müslüman Kardeşler üyesi olun ya da olmayın üzerinize atılı her suçu üstlenmeniz demek. Tıpkı zirveden iki gün önce savcı cinayetinden sorumlu tutularak idam edilen dokuz kişiden biri olan 23 yaşındaki Mahmud el-Ahmadi'nin yapmak zorunda kaldığı gibi. Ahmadi, ölmeden önce mahkemeye şunları söylemişti: "Kelepçelerin bıraktığı izleri görebilirsiniz. Vücudumun her yerinden irin akıyor. Adli tıp denetçileri yalan söylüyor. Bu mahkemede, hapishanede bizimle birlikte olan ve bize işkence yapan bir polis memuru var." Başka bir sanık, bir El Ezher Üniversitesi öğrencisi Abulqasim Youssef ise gözleri bağlı halde yedi saat boyunca baş aşağı asılı tutulduğunu ve vücuduna elektrik verildiğini anlattı.