Başörtüsünü bırakmak: Sekülerleşme mi, din yorgunluğu mu?
İşin özü mesele Elif Çakır değil
Karar Gazetesi yazarı Elif Çakır’ın başörtüsü takmayı bırakması sosyal medyada epey yankı buldu.
Kendisiyle ilgili bazı sosyal medya paylaşımlarını oldukça kıyıcı buldum, sosyal medyada tepki de gösterdim.
Ancak oraya gelmeden önce şunu kaydetmemde fayda var: İnançlı bir insanın yıllarca örtülü kaldıktan sonra açılmasını tebrik edilesi bir durum olarak görmüyorum. Bu tür ricatlarda cesaret vehmedenlerden de değilim. İslam’ın kadının başörtüsüne indirgendiği, başörtüsünün de birkaç gaddar kadın ile özdeşleştiği bugünlerde dindar, adil ve vicdanlı bir kadın için asıl cesaret gerektiren başörtülü kalabilmektir, tersini yapmak değil.
Ancak böyle düşünmekle beraber insanların zaman içindeki değişimlerini, nedenini sormadan, anlama çabası göstermeden karakter suikastıyla karşılamanın insani olmadığını düşünüyorum.
Zira din, bedenimiz, dünya görüşümüz, üretim tüketim ilişkilerimiz, sosyal temaslarımız üzerinde tasarruf hakkına sahip olmakla beraber kişinin ‘gönüllülük’ bağıyla yürüdüğü bir yol.
Gönüllük konusunda gerek politik iklimden gerekse başka nedenlerden sıkıntıya girmiş, bakış açısını değiştirmiş insanların gündelik hayatta hiç de konforlu olmayan bir ibadeti sürdürmek için gereken motivasyonu kaybetmeleri mümkün.