Bu hâkimlerin nesi var?
14 yaşında bir genç kız, başına taşla vurularak bayıltılıyor ve cinsel istismara uğruyor. Karnı büyümeye başlayınca hastaneye götürülüyor ve hamile olduğu anlaşılıyor, aile...
14 yaşında bir genç kız, başına taşla vurularak bayıltılıyor ve cinsel istismara uğruyor. Karnı büyümeye başlayınca hastaneye götürülüyor ve hamile olduğu anlaşılıyor, aile şikâyetçi oluyor. Süreç içinde çocuk doğuyor. DNA testleri gösteriyor ki çocuk o adamın. Ama adam mahkemeye çıkıyor, “Rızası vardı”diyor, “10 gün sonra düğünüm oldu, bir daha da görüşmedim hâkim bey” diyor. Kravat da takmış. Hâkim babacan tabii. “Duruşmada sergilediği saygın tutum”nedeniyle basıyor indirimi.
Benzer bir olay, evlilik teklifini reddettiği için TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz’ı 16 yerinden bıçaklayarak öldüren Orhan Munis’in yargılandığı davada oldu. Dile kolay, 16 bıçak darbesi. Yastıkla prova yapmaya kalksan kolun yorulur.
Ama hâkim yine çok babacan.
Oğlanın hali içine dokunuyor belli. Eylemi “tasarlayarak öldürme” kapsamına sokmayarak cezada indirim yoluna gidiyor. Cepte bu iş için evvelden hazır edilmiş bıçak her nasılsa “tasarlama” sayılmıyor ve kararda sanığın “tutku derecesindeki aşırı sevgi”den kaynaklı duygusallığın etkisiyle cinayet işlediğini savunuyor.
İnsan “Bu hâkimlerin nesi var?” diye sormadan edemiyor.
Konu kadına şiddet, cinayet, tecavüz olduğunda hâkimler “öldüren tutku”, “aşktan da öte” tarzı cıvık isimli şirret kadınlardan oluşan yerli dizi karakterlerinden örülü bir dünyaya dalıp, “zavallı erkek”le özdeşleşiyorlar.