Bu şartlarda nasıl normalleşeceğiz?
Kime sorsan Türkiye’deki siyasi gerilimin son bulmasını, iktidar-muhalefet ilişkilerinin belirli bir dengede stabil hale gelmesini, terörün iç siyaset malzemesi yapılmaktan çıkmasını, demokratik süreçlerin her alanda...
Kime sorsan Türkiye’deki siyasi gerilimin son bulmasını, iktidar-muhalefet ilişkilerinin belirli bir dengede stabil hale gelmesini, terörün iç siyaset malzemesi yapılmaktan çıkmasını, demokratik süreçlerin her alanda egemen olmasını istediğini söylüyor. Ama bunu istediğini söyleyen herkes dürüst değil. Bırakın dürüst olmayı, başlı başına engel olma mahiyeti taşıdıklarını bile söyleyebiliriz. Peki kim bunlar?
Yakın geçmişe ve “şimdi”ye bakarak sayalım: Misal Savcı Selim Kirazöldürüldüğünde savcıyla değil ölümüne neden olan DHKP-C’li militanlarla özdeşleşme duygusu içine giren ve bunu da deklare etmekten çekinmeyenler siyasetin normalleşmesini istemiyorlardı.
Ankara patlamasından sonra bombacının taziyesine gidip tabutunu omuzlayanTuğba Hezer’i doğru dürüst eleştirememiş bir Selahattin Demirtaş da barış, özgürlük, dirlik düzen, kısaca normallik taleplerinde ve temrinlerinde samimi değildir. Kadın siyasetçileri doğru dürüst eleştirmek dururken “Önüne yatmışsın”diyen, sonra konuyu “Reza’ların altına yatanlar” diye genişleterek daha da“sertleşeceği” vurgusunu yapanlar ve şakşakçıları için “normalleşme” züldür.