Erkek kadından korkmadığı sürece...
Bir zamanlar, önüne gelen kadını döven, dövmekle kalmayıp daha ileri de giden bir İbrahim Tatlıses vardı. Dövdüğü yanına kâr kalırdı. Kadına şiddetin sembolü haline gelmesi hiçbir yerde...
Bir zamanlar, önüne gelen kadını döven, dövmekle kalmayıp daha ileri de giden bir İbrahim Tatlıses vardı. Dövdüğü yanına kâr kalırdı. Kadına şiddetin sembolü haline gelmesi hiçbir yerde kendisine engel olmazdı. Her şiddet vakasının üzeri kapatılır, türkücü beyefendinin televizyonlarda yaptığı programların reytingi düşmez, ne bir kınama ne bir protesto icra edilir, adam gönüllere kurduğu tahtı pekiştire pekiştire milyonlarına milyon katmaya devam ederdi. Çünkü "Halk onu çok seviyor"du. Hatta kadınlar da çok seviyordu. Öyledir zaten. Kadın döven her erkeğin arkasında, o erkeği alkışlayan bir kadın grubu vardır. O günlerden bugünlere sahiden mesafe kat edildiğinin anlaşılması için Ahmet Kural-Sıla örneğine bakmak yeterli. Görünen o ki, Ahmet Kural'ın uyguladığı şiddet bir zamanların İbrahim Tatlıses'inki gibi değil; "öldüresiye dövmek" diye nitelendirilebilecek bir şiddet söz konusu değil; Sıla'nın ağzını burnunu dağıtmadı örneğin; sonrasında özür de diledi. Ama bakın artık bunlar kurtarmıyor. Hatta arkadaşı; Ahmet Kural'ı koruyacağım diye "Seven erkek kadınına el kaldırır" gibi saçmalıklar yumurtlayan Tuğba Ekinci gibileri, marjinalize oluyor. Çünkü "Erkek dediğin bazen sert yapar arkadaşşşş" türü mafyöz uvertür çıkışlar artık bayat, bıkkınlık verici ve banal.