İdlib neden önemli?
Türkiye bir taraftan olumsuz yönde değişen ekonomik dengeleri yeniden rayına oturtmak için çalışıyor bir yandan İdlib'e yönelik olası Esad saldırısını engellemek için çaba sarf ediyor. Her ikisi...
Türkiye bir taraftan olumsuz yönde değişen ekonomik dengeleri yeniden rayına oturtmak için çalışıyor bir yandan İdlib'e yönelik olası Esad saldırısını engellemek için çaba sarf ediyor. Her ikisi için de AB ülkelerine, daha doğru bir deyimle 'Avrupa' ülkelerine ihtiyacı var. 'Trump ve çevresi' nedeniyle ABD üzerinden yaşanan kriz de bu ihtiyacın çarpan etkisini kuvvetlendiriyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün yaptığı bir açıklamada "Türkiye, Suriye ordusunun İdlib'e yönelik saldırısı konusunda kaygılı. Bunu engellemek için de gerekli olan her türlü girişimi yapacak. İdlib'e yönelik her türlü operasyon veya saldırı, bu kent ve Suriye'nin geleceği için bir facia olur" dedi. İşin aslı sadece Suriye için felaket olmaz. Türkiye'yi de ciddi şekilde vurur. Nedenini anlamak için haritaya bakmak yeterli. İdlib, Suriye ile Türkiye arasındaki en büyük sınır kapısı olan Cilvegözü'nün bulunduğu (Bab al-Hava) bir şehir. Astana görüşmeleri sonucu ilan edilen çatışmasızlık bölgelerinden biri. Muhaliflerin ve Esad tarafından evi başına yıkılmış, kovulmuş sivillerin toplu olarak bulunduğu tek yer. Aynı zamanda Afrin ve Azez'le yan yana. Esad rejiminin İdlib'e yoğun ve sınırsız bir saldırı yapması demek sınırlarımızda birikecek milyonlarca mülteci demek. Aynı zamanda Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile alınan mesafenin, sağlanan kontrolün kaybı anlamına da gelebilir. ESAD'IN TEK SEÇENEĞİ 'SÜREKLİ SAVAŞ' FAZINDA KALMAK Bazıları İdlib'i sadece Nusra'dan dönme HTŞ (Heyet Tahriru'ş Şam) ile özdeşleştirmeye çalışıyor ama İdlib'de 2016'dan beri HTŞ ile çatışma yaşayan başka muhalif gruplar da var. Ahrar onlardan biri. Ayrıca 11 ÖSO grubunun birleştiği 'Ulusal Özgürleştirme Cephesi' ve Cephe Tahrir Suriye gibi silahlı güçler de var. İşin özü 70 bini aşkın silahlı savaşçı ve 4 milyon sivil var. Sivil derken, Esad'a 'tamam haşmetmeapları' dememiş ve bu nedenle evi başına yıkılmış, Esad'ın ele geçirdiği bölgelerden süpürülmüş sıradan sünni halk kitlelerinden bahsediyoruz.