Kırk yıl yıkansan temizlenemezsin
Suriye iç savaşının başladığı günden beri Türkiye’yi yabancı terörist savaşçılarla ilgili bir dizi ithama maruz bıraktın. İtham kampanyası PKK’nın silah bırakmamasını...
Suriye iç savaşının başladığı günden beri Türkiye’yi yabancı terörist savaşçılarla ilgili bir dizi ithama maruz bıraktın. İtham kampanyası PKK’nın silah bırakmamasını sağlama almak, IŞİD tehlikesini PKK’yı ve Büyük Kürdistan hayalini tahkim eden bir silah deposu olarak konumlandırmak içindi. IŞİD’in rezilliklerini “PKK’nın silahlı, militan ve laik” bir örgüt olarak yaşamaya devam etmesinin mazereti yaptın ki, çözüm süreci berhava olsun, Türkiye yönetilemesin.
Şimdi Türkiye Ortadoğu’nun en tehlikeli örgütü olan IŞİD’e operasyon yapıyor, yani mazeretini elinden alıyor diye “Savaşa haaayııır” yaygarası yapıyorsun.
Barış çocuğu pozlarını kimse yemiyor. Yarattığın algının bedeli Türkiye’nin IŞİD konusunda ekstra sorumluluk üstlenmesi olmuştur. IŞİD’e karşı dün itibarıyla başlatılan operasyon, bedeliyle, maliyetiyle tümüyle senin eserindir. Neler yaptığını, ama gerçekte neler olduğunu kısaca özetleyelim hadi.
“Sınırlar falloş oldu, devlet hiçbir şey yapmadı” dedin. Oysa o sırada Türk Silahlı Kuvvetleri fiziki güvenlik önlemleri için 365 km hendek kazmış, 70 km toprak set, 7 km beton duvar ve 22 km akordeon engel inşa etmişti. Sınır hattında 145 km tel engel yenilenmiş, 90 km tel engel kurulmuştu. Devriye faaliyetleri için 270 kilometrelik bölüm aydınlatılmış; 1.280 kilometrelik devriye yolu ıslah edilmişti. Türkiye’nin sınırlarını koruyan askerlerin yarısı Suriye sınırımızda görev yapmaktaydı zaten. Sadece personel değil , sınır güvenliği önlemleri kapsamında hudutlarda görev yapan “taktik tekerlekli zırhlı araç”ların yarısı, insansız hava araçları ve insanlı keşif uçaklarının yüzde 90’ı Suriye sınırında faal haldeydi. İnsani ve vicdani bağlamda Türkiye’nin yüzakı olan açık kapı politikası bu şartlara rağmen sürmekteydi.