'Murphy'nin altın kuralı: Altını olanın yanına kâr kalır
'Altın'ı petrol olarak da okuyabilirsiniz. Para olarak da. Nüfuz ya da strateji olarak da. Cemal Kaşıkçı cinayetindeki Veliaht Prens imzası CIA tarafından önüne konan Trump'ın verdiği karar gösterdi ki, yasaların...
'Altın'ı petrol olarak da okuyabilirsiniz. Para olarak da. Nüfuz ya da strateji olarak da. Cemal Kaşıkçı cinayetindeki Veliaht Prens imzası CIA tarafından önüne konan Trump'ın verdiği karar gösterdi ki, yasaların, ahlakın, evrensel vicdanın bulanık ve ıssız denizini dahi mumla arayacağımız günlere gelmişiz. Trump'ın Muhammed Bin Selman'ı muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın vahşice öldürülmesi suçundan aklamaya yönelik pespaye açıklaması şu cümleyle başlıyordu: "Trajik olayla ilgili Veliaht Prens bilgi sahibi olmuş olabilir, belki oldu, belki olmadı." ABD tarihinin "Kaz gelen yere tavuk feda edilir" alçaklığını eveleyip gevelemeden masaya koyan en şeffaf başkanı ağzındaki baklayı çok ıslatma taraftarı değildi. Devamında söyledikleri te'vile izin vermeyecek kadar açıktı zaten: "ABD'den sonra Suudi Arabistan en fazla petrol ihraç eden ülke. Bizimle yakın bir şekilde çalıştılar ve petrol fiyatlarını düşük tutmaları yönündeki isteğime karşılık verdiler, bu dünya adına önemliydi. ABD Başkanı olarak bu çok tehlikeli dünyada Amerika'nın ulusal güvenliğini sağlamaya ve bize zarar vermek isteyen ülkelere karşı durmak niyetim var. En basit şekilde söylemek gerekirse, ilk önce Amerika."