Suriye’nin kaderini Esad’a bırakmak
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Suriyelilere vatandaşlık verilmesi” konusunu gündeme getirdiğinden beri bir tartışma var. Tartışma demek iltifat olur, pespaye bir kampanya desek daha doğru. Kâh anketler kâh sosyal...
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Suriyelilere vatandaşlık verilmesi” konusunu gündeme getirdiğinden beri bir tartışma var.
Tartışma demek iltifat olur, pespaye bir kampanya desek daha doğru. Kâh anketler kâh sosyal medyada açılan #Suriyeli istemiyoruz hashtag’leri yoluyla, ırkçılığın, faşizmin ve kibrin en rezil versiyonları sergilenmekte. Mültecilerin Türkiye’ye nasıl yük olduğundan giriliyor, “Pis Araplar”dan çıkılıyor.
Vatandaşlık meselesi, Türkiye’ye getireceği maliyete indirgeniyor.
Tartışma zemini, tartışmaya en hevesli olanın utanç verici saikleriyle şekillenince haliyle diğer taraf da “Yok yahu, vatandaşlık ülkeye yük getirmeyecek, bilakis vergi alacağız” diyerek eleştirileri savuşturma derdine düşüyor.
Sabah Gazetesi’nin 6.7.2016 tarihli “Suriyeliler Türk vatandaşlığına geçince neler değişecek?” başlıklı haberinde söz konusu kararın “getirileri” şöyle sıralanıyor:
- Türkler üniversiteye sınavla, Suriyeliler sınavsız giriyor.
- Türk öğrenciler 400 TL, Suriyeliler 1200 TL burs alıyor.
- Türklere kira yardımı yok, Suriyelilere 250 lira yardım var.
- Türklerden SGK primi ve eczaneler için yüzde 20 katkı payı alınıyor. Suriyelilerden alınmıyor.
- Türkler destek yardımı almazken Suriyelilere 900 TL veriliyor.
Ve iyi haber: “Suriyelilerin vatandaşlığa geçmesi, Türkiye’nin sığınmacılara yapmak zorunda olduğu ve 11 milyar dolara ulaşan yardımları sonlandıracağı gibi, vergi artışı da sağlayacak. Türkiye, sığınmacı veya mülteci olduğunda yapmak zorunda olduğu insani yardımlar yerine ‘Vatandaş Suriye kökenlilerden’ vergi almaya başlayacak.”