Tasarı mı berdel mi?
Hükümet iki gündür cinsel istismarı düzenleyen tasarı üzerinden ağır eleştirilere maruz kalıyor. Ancak sosyal linçliği meslek haline getirmiş olanların “operasyon yapmak için fırsat kollama”...
Hükümet iki gündür cinsel istismarı düzenleyen tasarı üzerinden ağır eleştirilere maruz kalıyor. Ancak sosyal linçliği meslek haline getirmiş olanların “operasyon yapmak için fırsat kollama” habisliğini masaya yatırma lüksüne mahal vermeyecek kadar ciddi, vicdanları yaralayıcı bir tasarıyla karşı karşıya olduğumuzu söylemek yanlış olmaz.
Hakkını verelim. Tasarı “Çocukların Cinsel İstismarı” suçunun düzenlendiği 103. maddenin 1. fıkrası için ceza artırımı içeriyor. Hüküm, “Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” ifadesini içeriyor. Teklif bu suçun cezasının hem alt hem üst sınırını yükselterek “7 yıldan 10 yıla kadar” diyor. Hükümeti tecavüzcüyü, sübyancıyı aklamakla suçlayanların ahlak yoksunluğunu burada ve bu kadar vurgulamak kâfi.
Tartışma yaratan, haklı olarak tepki çeken ise 103. maddede yapılan şu değişiklik teklifiyle ilgili: “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16.11.2016 tarihine kadar işlenen istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir.”