Zarrab'sız 'Zarrab davası'nın anlamı
ABD ile işler iyi gitmiyor. Çünkü ABD'de işler iyi gitmiyor. Bir Pentagon düşünün ki, Trump'ın Türkiye'ye verdiği "YPG'ye silah vermeyi bırakma" sözünü değiller mahiyette konuşmakta hiç tereddüt...
ABD ile işler iyi gitmiyor. Çünkü ABD'de işler iyi gitmiyor. Bir Pentagon düşünün ki, Trump'ın Türkiye'ye verdiği "YPG'ye silah vermeyi bırakma" sözünü değiller mahiyette konuşmakta hiç tereddüt etmemiş. Trump iktidara gelirken, "İşadamıyım ve parayı bastırıp çözemediğim hiçbir sorun olamadı. Parayla satın alamadığım herhangi bir avantaj olmadı; çünkü düzen bozuk. Bunu düzelteceğim" vaatleri vermişti. Düzeltme vaadi verdiği düzen, Trump'ı içine almadı. Öte yandan Trump da, ırkçılığı, kabalığı, kendisini kanunun üzerinde gören şımarık milyarder tavırlarıyla "Buralarda senin sözün geçmez" diyen düzenin vetosunu meşrulaştırdı. Durum böyle olunca, belki de Amerika ile ilişkilerin tarihinde ilk kez olan bir manzara ortaya çıkıyor: ABD Başkanı ile iyi ilişki kurmak, ABD'nin şerrinden korunmanın teminatı olmaktan çıkıyor. Hukuki olmaktan ziyade siyasi olan, Zarrab'ı değil Türkiye'yi yargılama noktasına yelken açan "Zarrab davası"nın bu kadar telaş yaratmasında bunun da etkisi var. Öngörülemez, yalancı ve snob sevgili ABD, son iki yılda yaptıklarıyla Türkiye'yi öylesine derin bir güven bunalımına sürükledi ki, kız kendisini zorba olduğu kadar öngörülebilir de olan Rusya'yla görüşürken buldu. Rusya ile pek çok konuda anlaşamıyoruz, "...ama hiç değilse sağ gösterip sol vurmuyor", dahası, "evlerimiz birbirine yakın"; dolayısıyla gelecekte ondan sadece "dayakçı bir koca" olacağı bilgisini değerlendirmeyi erteliyoruz.